MEB’de Ahlâki Çürüme ve Ahlâksız Teklif - 2

MEB’de Sular Durulmuyor Bir “Vali”nin yazdığı iddia edilen ve sosyal medya üzerinden etkili ve yetkili kişi ve kurumlara iletilen ve ihbar niteliği taşıyan...

MEB’de Sular Durulmuyor

Bir “Vali”nin yazdığı iddia edilen ve sosyal medya üzerinden etkili ve yetkili kişi ve kurumlara iletilen ve ihbar niteliği taşıyan, “MEB’de Büyük Operasyon” metni, çıkar çeteleri arasındaki rant ve koltuk kavgasının fitilini ateşleyen bir işaret fişeğine dönüştü.

Bu metnin ardından karşı çete, vakit geçirmeksizin, hem de ‘derin mahfiller’den alınmış teknik bilgi desteği eşliğinde, kontrolü altında olduğu ileri sürülen internet siteleri aracılığıyla buna yanıt verdi. Hem de “MEB’de Büyük Operasyonun Şifrelerinin Deşifresi” gibi iddialı bir başlıkla… (“Bu rant çetesine teknik bilgileri veren ‘derin mahfiller’deki hangi birim ve kişilerdir? Bu bilgiler kimlerle kurulan hangi ilişkiler ve neler karşılığında verilmiştir?” sorularının yanıtını, şimdilik, bir yana bırakarak devam edelim.)

Lakin bununla yetinmediler. Ardı sıra hızlarını alamayıp kurdukları whatsapp grubu ya da grupları üzerinden, “Adım Adım Ziya Selçuk Devirme Operasyonu” başlıklı açıklamalarla ifşaatlarını sürdürdüler. Ta ki etkili ve yetkili birileri tarafından kulakları çekilinceye ve sonrasında, “MEB’de Büyük Operasyon” metnini yazdığı iddia edilen “Vali”yle, onun “tetikçi”si olduğu ileri sürülen eski bir daire başkanının buluşup karşılıklı oturup konuşmasına dek. Bu gelişmelerin ardından sessizliğe bürünen her iki rant ve koltuk çetesinin suskunluğu uzun sürmedi.

Kavga “Zayıf Halka”ya Yöneldi

“MEB’de Büyük Operasyon” metniyle hedef gösterilen ve ifşa edilip etkili ve yetkili kişi ve kurumlara ihbar edilen rant çetesi elemanları yeniden harekete geçti. (İhbar edildi de ne oldu? Haklarında soruşturma mı açıldı? Suç duyurusunda mı bulunuldu?)

Ancak bu kez, en azından çete liderlerinin “Biz yapmadık! Bunu yapanların bizimle ilgisi yok! Biz mutabakata bağlıyız!” diyebilmesi için, ne whatsapp grup ya da gruplarını kullandılar ne de kontrolleri altında olduğu ileri sürülen internet sitelerini… Ne de “MEB’de Büyük Operasyon”cuların tamamını hedef aldılar. Aksine tam da kendilerine yapıldığı gibi, Twitter’da açtıkları “Mebvurucuları @mebvurucular” adlı bir hesap üzerinden saldırdılar. Ve karşı çetenin “Zayıf Halka”sı1 olarak gördükleri kişiye ilişkin bilgi ve iddialarını ifşaata giriştiler. Hem de etkili ve en yetkili kişi ve kurumları etiketleyip doğrudan ihbar ederek.

Elbette “MEB’de Büyük Operasyon”culardan başlayarak, son ifşaatlara dek ortalığa dökülen vahim iddiaların gereğini kim ya da kimler yapacak? Ya da bunların gereğini yapabilen, soruşturma açıp suç duyurusunda bulunan birileri var mı? TBMM’den yöneltilen soru önergeleri bile yanıtsız bırakılırken, şimdilik bu soruların da yanıtı belirsiz…

Ancak yeni iddialar da en az öncekiler kadar vahim… Dahası; MEB’de ve eğitimde ahlâki çürümenin ulaştığı boyutu göstermesi açısından çok önemli… Bizi de ilgilendiren işin bu boyutu zaten. İşte bunlardan biri…

Kadın ‘Öğretmen’ Adaylarına ‘Ahlaksız Teklif’ Mi?

MEB’de, eğitimde ve okullardaki ahlâki çürüme yıllardır biliniyordu. Hatta bunları sergilemek için “Aşk Mavidir Öğretmenim” ve “Arzu Okulu” adlı iki kitap yayınladım. Yukarıda aktarılan hesap üzerinden paylaşılan bilgiler ve ileri sürülen iddialar, yazdıklarımı teyit etmenin de ötesinde, öğretmenin ve öğretmenliğin ne hallere düşürüldüğünü göstermesi açısından çarpıcı…

Söz konusu hesaptan yapılan paylaşımlarda rant iddialarının yanı sıra daha ilk mesajda ‘öğretmen’ adaylarının kandırıldığı dile getiriliyor. Peki; bu ‘kandırma’ sonucunda nerede ve ne yapılıyormuş? Kim ya da kimler ne alıp veriyormuş? İzninizle bunları ben yazmayayım ve sizlerin hayal gücünüze bırakayım artık!

İlgili hesaptan, bu ‘kandırma’nın ya da ‘kanma’nın ne karşılığında yapıldığı soruluyor, MEB’deki bir daire başkanına ya da “Zayıf Halka”ya…

Puanı Yetmediği Halde ‘Öğretmen’ Olmanın Yolu

Bununla yetinilmiyor elbette. Ardı sıra ikinci mesajda sözüm ona ‘kanan’ ya da ‘kandırılan’ bu ‘öğretmen’ adaylarının cinsiyeti belirtiliyor. Ve bu mesajdan üç şey öğreniyoruz:

Birincisi; bu ‘öğretmen’ adaylarının kadın olduğunu… İkincisi; bu ‘öğretmen’ adaylarının puanlarının yetersiz olduğunu… Üçüncüsü ise MEB’deki bu daire başkanıyla gerçekleşen ilişki sonucu bu ‘öğretmen’ adaylarının atamasının yapıldığını… Yani sözüm ona ‘kanan’lar ya da ‘kandırılan’lar da ‘kandıran’lar da muradına eriyor! Velhasıl alan memnun veren memnun!

Twitter üzerinden bu bilgi ve iddiaları ilgili ve yetkili kişilere gönderenler şunu soruyorlar: Bu atamaları ne karşılığında yaptırdınız?

Sorunun düşündürttüğü şudur: Bu işleri, yani puanları yetersiz olan söz konusu kadın ‘öğretmen’ adaylarının atamasını yapan ya da yaptıranlar yalnızca adı verilen MEB daire başkanıyla sınırlı olmasa gerek. Çünkü atama yalnızca bu kişinin yetki ve sorumluluğunda değildir. O halde bu atama sürecinde dahli ve sorumluluğu olan MEB’deki diğer ilgili ve yetkili birimler hangileridir? İlgili ve yetkili kişiler kimlerdir?

Soruların Yanıtını Kim Bilir?

Kimler bilir bu soruların yanıtını? Dahası bu soruları kimlere soralım? Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan Ziya Selçuk’a mı? Yoksa malum “Vali”ye mi? Ya da MEB merkez teşkilatının içinde cirit attıkları ve söz konusu bilgi ve iddialar kendilerine de ulaştığı halde, öğretmenliğin düşürüldüğü bu içler acısı durum karşısında ağızlarını bile açmayan malum eğitim sendikalarının malum sendikacılarına mı?

Hadi MEB’in ve iktidarın yetkili makamlarında icraat eyleyenlerin suskunluğunu anladık diyelim! Peki; son aylarda MEB’e ilişkin sosyal medya üzerinden yayılan bu bilgi ve iddialar karşısında, kayda değer en ufak bir açıklama bile yapmayan, en küçük bir tepki bile göstermeyen sözüm ona eğitim sendikalarının yetkili sendikacılarına ne demeli? Yoksa onlar da mı bu rant ve koltuk çetelerinin yürüttüğü kavganın ve usulsüzlüklerin içinde?

Sözün özü: Toplumsal çözülme ve kültürel çürümenin dört bir yanı kuşattığı yerde ne eğitim kalabilir bunun dışında ne de öğretmenler! Ne eğitim sendikacıları kalabilir ne de MEB bürokrasisi!

Velhasıl; “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” misali, eğitim topyekûn bunlara emanet işte! Al birini vur ötekine…

Son bir soru daha… Düşünün bakalım! “Fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz” diye yazanlar, ahlâki çürümenin girdabında savrulan ve dinden siyasete, eğitimden ekonomiye, yasamadan yargıya dek tüm toplumsal kurumlardan ve buralarda kurulan toplumsal ilişkilerden neden söz etmezler? Acaba “fikri bir buhran içinde çırpını”şın kültürel ve ahlâki çürümeden bağımsız olduğu yanılsamasını yaşıyor olmalarından dolayı mı? Lakin yanılıyorlar. Çünkü fikri bir buhranın içinde çırpınanlar, aslında ve aynı zamanda ahlâki çürümenin girdabında savrulanlardır.

Yazınının Birinci Bölümü: https://www.gercekgundem.com/yazarlar/atalay-girgin/2698/mebde-ahlki-curume-ve-ahlksiz-teklif

*Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Lağımpaşalı”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com

1 “Zayıf Halka” olarak görülen ve “MEB’de Büyük Operasyon”u yazdığı iddia edilen “Vali”nin has adamı olduğu söylenen ve MEB’de bir daire başkanı olan kişinin adını elbette ben yazmayacağım. Merak edenler malum “Vali”ye ya da Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan Ziya Selçuk’a sorup öğrenebilir! Ama bu daire başkanı, hakkında ileri sürülen bilgi ve iddialara ilişkin bir açıklama yaparsa, etik anlayışım gereği, onları da değerlendirir ve yayınlarım. Bekliyorum!

Etiketler
MEB