101. Yılın Düşündürdükleri…

Milli mücadelenin önsözü olan 19 Mayıs 1919’dan 101 yıl sonra; Umudunu yitirmiş bir halkın umudu olarak Samsun’a adımını attığında sadece 38 yaşında olan...

Milli mücadelenin önsözü olan 19 Mayıs 1919’dan 101 yıl sonra;

Umudunu yitirmiş bir halkın umudu olarak Samsun’a adımını attığında sadece 38 yaşında olan Mustafa Kemal’i ve yaptıklarını düşündüm…

Bölge ve dünya dengelerinin altüst olduğu bir dönemde; bir coğrafyayı vatan yaparak Cumhuriyeti ilan ettiği 29 Ekim 1923 günü sadece 42 yaşında olan Gazi Kemal’in yürekli adımlarını ve atılımlarını düşündüm…

Son nefesini verdiği 10 Kasım 1938 günü sadece 57 yaşında olan Büyük Atatürk’ün yıllara ve yollara meydan okuyan cesaretini, bilgisini, yönetim kabiliyetini, insan sevgisini, entelektüel kimliğini bir köşe yazısının içine nasıl sığdırabileceğimi düşündüm…

Sonra da yalnızca yaşadığı çağa değil, çağlara imzasını atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü dilimin döndüğünce gençlere anlatmaya çalışayım dedim.

Şimdi heyecanların, hayallerin, isteklerin, sınırsız enerjinin ilk adresi olanlara hatırlatmak zamanıdır!

Bir yanda liderlik tanımının içini doldurarak; birleştirici, yol gösterici, aydınlatıcı özellikleriyle tarihe damgasını vuran Gazi! Diğer yanda kimlerle nasıl, niçin, hangi amaçla savaşılacağını, savaş araçlarını, savaş stratejisini, savaştığı güçlerin çıkar ve denge hesaplarını, ulusunun karakter yapısını, yeteneğini, dayanma gücünü iyi hesap eden Komutan Atatürk!

Bir yanda yeryüzünde kurduğu devleti gençlere emanet eden, kurduğu Cumhuriyet’i gençlere emanet eden, her konuşmasında gençliğe verdiği önemin altını çizen, (Gençliğe Hitabe, Bursa Nutku, Kütahya Konuşması, gençliğe bir vasiyet niteliği taşıyan Büyük Nutuk gibi) büyük bir lider!

Diğer yanda bu destanın kolay yazılmadığını, karanlıktan aydınlığa nasıl geçildiğini, ne bedeller ödendiğini bilenlere karşılık; Bu destansı tarihin el yardımıyla değil, el yordamıyla nasıl yazıldığını anlamayan, görmeyen, inkâr edenler…

Şimdi sorma zamanıdır!

Gazi Paşam! Anadolu’daki 11 milyon nüfusun 10 milyonu okumaz yazmazken bunca sorunu halletmek! Niye?

Büyük Atatürk! Kuzeyden güneye, doğudan batıya uzanan demiryolları yapmak, fabrikalar kurup, rafineriler açmak, sıtmayla, frengiyle, veremle savaşmak! Neden?

Koca Mustafa Kemal! Köy Enstitüleriyle yoksul ülkenin her yanına ışık götürmek? Cumhuriyet projelerinin temeline kadını oturtmak? Kurtuluşu ve Kuruluşu gerçekleştirmek? Çanakkale’de, Anafartalar’da, Dumlupınar’da destanlar yazmak? Yoksul bir ülkenin aç, açık, donanımsız ama inançlı ve inatçı vatan evlatlarına özgüven aşılamak! Niçin?

Eşsiz Atatürk! Bugün yontulan, çentik atılan, altı oyulan Laik Cumhuriyet değerlerini yerleştirmek için bunca çaba gösterdikten sonra 57 yaşında göçüp gitmek? Buna verilecek cevabım ne yazık ki yok!

Sevgili Gençler!

Önümüzde; Yaktığı ateşle ülkemizin yol haritasını çizen ve bir ulusunun uyanışına, kurtuluşuna, özgürlüğüne öncülük etmiş bir liderin yazdığı görkemli bir tarih var.

Arkamızda; 19 Mayıs’la başlattığı Milli Mücadeleye çok iyi hazırlanan, çok iyi örgütleyen, süreci çok kararlı ve cesur yöneten bir lider var.

Harcında kutsal isyan, milli inat, haklı iddia ve kararlı inanç olan Kurtuluş Savaşı sayesindedir ki, 1919’dan sadece 4 yıl sonra ulusal egemenliğe dayanan laik ve çağdaş Cumhuriyet kurulmuştur.

O nedenledir ki; 19 Mayıs büyük bir başarının ilk adımıdır. O nedenledir ki o başarının adı Türkiye Cumhuriyetidir. Yani cumhuriyettir, demokrasiye giden yoldur, millet oluştur, ulus ruhudur, Türkçedir, cehalete karşı savaştır, medeni yasadır, kadın erkek eşitliğidir, bilim ve üniversitedir, ekonomik kalkınmadır, toplumsal örgütlenmedir, “biz yaparız -biz başarırız” inancı ve inadıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Eğitimin amacı yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, ülkede ahlaklı, cumhuriyetçi, devrimci, atılgan, olumlu, giriştiği işlerde başarabilecek yetenekte, dürüst, sorgulayıcı, iradeli, yaşamda karşılaşacağı engelleri yenecek güçte karakter sahibi gençler yetiştirmektir” sözünün altında yatanı iyi bellemek, mesajı iyi algılamak gerekir.

Bu bağlamda son sözüm şudur! Yazıyı okuduk mu? Okuduk! Demem o ki; Gerçek taşınması ve yüzleşmesi zor bir yüktür. Gerçeklerin aşınmadığı nice 19 Mayıslara…

Önemli not: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramında ADD’nin yurt genelindeki çağrısına uyarak saat 19.19’da balkon ve pencerelerimizden “Gençlik Marşı’nı” okumaya hazır mıyız?