Saraydan koronavirüs kulisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "devletimizin yani cumhurbaşkanı makamının…" diye sözlerle kampanya hakkında bilgi veriyor. Kusura bakmasın ama soruyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devleti demek cumhurbaşkanı makamı mı demektir?

Erdoğan öyle olduğuna inanıyor ki, dün resimlerini de yayınladığım yardım kolilerini İtalya ve İspanya'ya cumhurbaşkanlığının yardımı olarak gönderdi.

Sayın Erdoğan o yardımları cumhurbaşkanlığı yapmadı, Türk milleti yaptı.

Bu nasıl kibir ki;

- Cumhurbaşkanlığı makamını devletin üzerinde tanımlıyorsunuz,

- Milletin vergileri ile toplanan paralarla oluşturulan yardım kolilerini cumhurbaşkanlığı adına gönderiyorsunuz.

Değerli okurlarım,

Cumhurbaşkanlığı makamı; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin millete hizmet etmesi için anayasa tarafından oluşturulan icraat makamıdır.

Yok edilen Başbakanlık neyse cumhurbaşkanlığı bugün odur.

İcraat makamıdır.

Eleştirilmez değildir, her icraatı pekala eleştirilir…

Değerli okurlarım,

Cumhurbaşkanlığı sarayındaki görevlilere 4-5 günde bir koronavirüs testi yapılıyormuş.

Peki, bu kadar önem veriliyorsa Erdoğan, neden Ankara'daki sarayında değil de İstanbul'da çalışıyor.

Söyleyeyim 1100 odalı Sarayın, binlerce koruma, çalışan varken hijyen açısından elbette riski vardır. Erdoğan ve ailesi de bu riskten kaçmışlardır.

Demek ki neymiş;

Saraylar insanlara sağlıklı yaşam güvencesi vermezmiş…

Tıpkı hastanelerde görev yapan sağlıkçılar gibi.

Maalesef tıp profesörleri de hayatlarını kaybetmeye başladılar.

Şu sorunun yanıtının açıklanması gerekir diye düşünüyorum:

- Fatih Terim tedavi oldu da, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu neden tedavi edilemedi ve hayatını kaybetti?

- Terim 66, merhum Taşçıoğlu 67 yaşındaydı. Tıbbi olarak yanıt verilmesi gereken en önemli soru budur.

Değerli okurlarım,

"Biz bize yeteriz" kampanyasında devlet kurumlarının desteğine rağmen dağ fare doğurdu.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medyadan yaptığı duyuruda, kampanyaya şimdiye kadar 552 milyon 529 bin 912 TL bağış yapıldığını açıkladı.

Zorunlu bağış yaptırılan; Kamu çalışanları, yandaş mütahitler, kamu bankaları, TOBB, TİSK, TÜSİAD, ATO, TESK ile kamu kurumları hariç sade vatandaşlar gönüllü olarak ne kadar bağış yaptılar açıklansın.

Peki, benim yazdığım İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in önerdiği olsa cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Katar'dan alınan uçağı 400 milyon dolara satsa kaç para ederdi?

Uçak bedeli: 2 milyar 600 milyon lira ederdi…

Toplanan nakit bağış: 553 milyon lira oldu.

Gelelim SMS kampanyasına

Altun, "1 milyon 830 bin 79 kısa mesaj (SMS) atıldı" dedi.

Bir SMS 10 lira olduğuna göre, bağışların 10 milyon 830 bin lirasının cep telefonları bağışlarından geldiği görülüyor.

Peki, Türkiye'de kaç kişinin cep telefonu var?

Söyleyeyim 82 milyon cep telefonu abonesi var.

Mükerrer var mı bilemem ama sadece 1,8 milyon kişi SMS ile 10 lira yardım yapmış "Biz bize yeteriz Türkiye'm" kampanyasına;

1000 aboneden sadece 2'si bağış yaptı… Yani 1000'de 2

Erdoğan, Elâzığ depreminde kampanya yapan Acun Ilıcalı kadar SMS yardımı toplayamadı. Ilıcalı 2,5 milyon SMS yardımı toplamıştı…

Gördüğünüz gibi tüm devlet yardımlarına rağmen Erdoğan'ın kampanyasında dağ fare doğurdu…

Ve bu kampanya gösterdi ki, milletin Erdoğan hükümetine güveni kalmadı. Bu yüzden de CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanlarına güveniyor ve onların açtıkları bağış kampanyasına yoğun ilgi gösterdiler.

Ve bu yüzden de yasalara aykırı şekilde engellendiler…

Erdoğan'ın bitik, AKP'nin çökük olduğunun net görüntüsü budur.

Değerli okurlarım,

Sağlık Bakanımıza bu yoğun çalışma temposuna rağmen soruyorum:

Türkiye genelinde özellikle KOAH, kalp krizi, zatürre gibi hastalıklardan vefat edenlere definden önce koronavirüs testi yapılıyor mu?

- 601 doktor ve sağlık çalışanı varsa bu, zamanında yeterli önlem alınmaması nedeniyle olduğundan kaynaklanmış olabilir mi?

***

Erdoğan saray söylemlerinde demişti ki;

"Suriyelilere 40 milyar doları bu işte harcayan Türkiye, evvel Allah bir 40 daha harcar…"

Demek ki neymiş?

Türk milletinin Suriyeliler kadar değeri yokmuş…

***

Murat'ı mektupsuz bırakmayalım

Değerli okurlarım;

Gazetecilerin en önemli destekçileri kuşku yok okurlarıdır. Sizler olmazsanız, sizler yazdıklarımızı okumazsanız bizler hiçiz... Gerek Yeniçağ yazıları gerek son kitabı SARMAL ile dikkatleri çeken, beğenilen takdir edilen değerli meslektaşım, kardeşim Murat Ağırel'i Silivri'deki tutukluluk günlerinde lütfen yalnız bırakmayalım. Şu adrese mektup yazar gönderirseniz hem beni hem de Yeniçağ ailesini mutlu edersiniz. Hem de Sevgili Murat'a moral olursunuz. Peşinen hepinize teşekkür ederim.

Murat Ağırel adres: Silivri 9 no'lu Cezaevi C/3 No:18 Silivri/İstanbul

Etiketler
Kulis Saray