Neden aynı türde sorunlu ilişkiler seçilir ve sürdürülür...

Kişinin ilişkilerinde tekrar tekrar yaşadığı, çözüm bulamadığı aynı sorunlar mevcut ise, sebebi geçmişte ya da çocukluktaki olumsuz ilişki örüntülerini şu...

Kişinin ilişkilerinde tekrar tekrar yaşadığı, çözüm bulamadığı aynı sorunlar mevcut ise, sebebi geçmişte ya da çocukluktaki olumsuz ilişki örüntülerini şu anki ilişkisinde başarıyla sonlandırma isteğinden kaynaklı olabilir. Buradaki asıl sorun mutlu final sahnesi yaşamak için seçilen partnerin,geçmişteki olumsuz örüntülerin başrolündeki kişilere benzer karakterler olarak seçilmesidir.

Peki bu sorunlu ilişki modellerinin etkileri nelerdir; kişinin çocukluk döneminde travmatik deneyimler, ihmal ve istismar varsa, yeterince sevgi ve güven alamamışsa, ebevenleriyle sağlıklı güvenli bir bağlanma yaşamadıysa sonraki ilişkisinin şeklini bu olumsuzluklar belirler...

Travmatik geçmişe sahip kişiler zamanında edinemedikleri sevgiyi, güveni, aidiyet duygusunu yetişkinlik yıllarındaki ilişkilerinde giderme yolunu seçerler...Fakat bunu yaparken seçtikleri kişilerin çoğunlukla sağlıksız ebeveyn modellerini yansıtan benzer karakter olduğunu görüyoruz. Buradaki asıl amaç, geçmişteki aynı senaryoyu tekrar yaşayıp eksik kalan güven ve sevgi ihtiyacını gidererek bu sefer mutlu sona kavuşma isteğidir yani aslında varolmayan bir yapıyı oldurtma yanılsamasıdır.

Örneğin ilgisiz, sorumsuz, alkolik bir babaya sahip kız çocuğu sonrasında partner olarak aynı babasına benzer bir yapıyı seçebilir ve bu durum ona çok normal gelir, çünkü geçmişteki ilişki şeması da aynı örüntüyü içerdiğinden başka türlüsünü düşünüp sağlamasını yapamaz. Hertürlü sağlıksız gidişatı normalleştirerek çocukluğunda edinemediği eksiklikleri aynı modeldeki bu partneriyle giderebileceğini düşünür. Ancak böylece huzura ereceği yanılsamasıyla hatta karşısındaki kişiye bağımlı hale de gelebilir, şöyle ki ; ilişkisine haddinden fazla duygusal yatırım yapar, karşılık almadan verir, sosyalliğini kısıtlar, benliğinden vazgeçer, varlığını partneriyle özdeşleştirir ve o olmasa kendisinin de yok olacağı sanrılarıyla daha fazla ödün vermeye devam eder ve onsuz yaşayamaz gibi hissetmeye başlar , bunun adına da sevgi veya aşk der...!

Kaybetme ve yalnız kalma korkusuyla partnerinin özgürlüğünü kısıtlar, aşırı kontrolcü davranır ; geç açılan bir telefonda bile , sağlıklı benlik algısı gelişmediğinden kaybetme korkusu tetiklenerek panik yaşar ve gitgide karşısındaki kişinin özel alanlarına daha fazla hakim olma çabasına girer... ve bu güvenme isteği asla doymayacaktır sınırı yoktur , o güven tatmini bu şekilde asla sağlanamayacaktır...İstediği karşılığı alamadığında çeşitli duygusal ya da fiziksel tehdit içeren söylemlerle manipülasyon yoluna gider, böylece de partnerinin özgür iradesini işlevsiz hale getirmeye çalışabilir.

Eğer partneri bu gidişatın normal olmadığını anlayacak sağlıklı bir benlik algısına sahip ise o ilişkide varolmayı seçmeyecek ve sonlandıracaktır...Ayrıca bu tip ilişkilerde benliğinden vazgeçen taraf istismara açık hale de gelir, ilişki kurduğu kişi narsist ve empatiden yoksun bir yapıya sahipse verilen özverilerin sonu gelmez, duygusal hatta fiziksel şiddete uzanabilecek bir yol açılmış olur.

Fakat kişiler ilişkiyi sonlandırmaz durumu rasyonalize ederek savunma mekanizmalarını devreye sokar; “Aslında beni seviyor...Sevgisini böyle ifade ediyor ... Hata bende, biraz daha özverili olmalıyım..” gibi düşüncelerle patolojiyi mantığa bürür ve yaşadığı durumun değerlendirmesini yapmaktan kaçınır...çünkü tekbaşınalığını yaşayabileceği sağlıklı güçlü bir benlik algısı yoktur bu yüzden yalnız kalınca varolamayacağı korkusuyla yaşantısını sorgulamadan kabullenir. Böyle bir ilişki devam ediyorsa partnerde de patolojik bir geçmiş hikaye aramak yerinde olacaktır.Çünkü sağlıklı bir birey bu tarz bir ilişkideki anormalliği farkederek orada bulunmayı seçmezken ,iki tarafta da biribirini tamamlayan geçmişten gelen sağlıksız ilişki örüntüleri varsa; inişli çıkışlı, bir küs bir barışık ızdıraplı bir şekilde aşklarını! sürdürürler…

Örneğin bağımlı kişinin erkek partnerinin zihnindeki ilk kadın anne modeli ;edilgen,kendini savunamayan, ödün verici yapıdaysa şu anki ilişkide bulunduğu kadın tarafından da bu özellikler yansıtıldığı için ilişkinin doğası böyle olarak kabul edilir...

Peki nasıl baş edilir...ilk önce kişi sağlıklı ilişkileri referans alarak durumunun sağlamasını yapmalıdır , sağlıksız bir ilişki yaşadığını kabul etmelidir, sorunun çözülebileceğini kontrolün kendinde olduğunu farkederek destek almayı seçmelidir. Bağımlı bir yapıyla birlikte olan kişi ise partnerini terapiye ikna ederek sağlıklı bir şekilde ilişkiyi sonlandırma ya da sürdürme yoluna gitmelidir.

NOT : Yazının konusuna uygun bir de film önerim var; 1992 yapımı Roman Polanski'nin yönettiği " Bitter Moon". Bu sefer izlerken senaryodaki ilişkileri bir de karakterlerin geçmişi ışığında değerlendirelim. İyi seyirler...

Klinik Psk. Nilgün SALTAŞ