Millet Kıraathaneleri Gerçekçi midir?

1. Bölüm“Yanlış soru yanlış cevap getirir” kuralı tam da burada geçerlidir. Konunun yüzeysel tartışılması doğru olmaz; önce derinliğine analiz edilmesi...

1. Bölüm

“Yanlış soru yanlış cevap getirir” kuralı tam da burada geçerlidir. Konunun yüzeysel tartışılması doğru olmaz; önce derinliğine analiz edilmesi gerekir.
Evet, basında yer aldığı kadarıyla söz konusu Millet Kıraathanelerin; “Toplumsal hayata ruh katacak, genç ve yaşlıların gelebileceği, ücretsiz kek ve çay ikram edilen, 24 saat süreyle açık olan, içerisinde yoğun bir şekilde kitapların, dergilerin, gazetelerin olacağı, her ilçede bir adet, 100-400 metrekare büyüklüğündeki, mahalleli öğrencilerin ders çalışabilecekleri ve ailelerin de aralarındaki sosyalleşmelerini sağlayabileceği ortamlar olması” düşünülüyormuş.

Yani bu işlev aslında zaten çağdaş toplumlardaki köy kasaba her yerde bulunan “kütüphaneli kafe kültürünün” benzeri. Ama ne de olsa devlet eliyle gerçekleştirilecek yukarıdan aşağıya bir proje olduğu da görülüyor. Hükümet eğer yanlış anlamıyor isek doğal olarak burada artık bir sosyal gelişim proje üreticisi olmaya karar vermiş; yani serbest rekabete dayalı olarak işletilen mevcut ticari kafelere, klasik kıraathanelere sanki rakip olacak gibi…

Bu, yeni bir “yap işlet devret” sektörü de olabilir, bilemiyoruz artık. İktidar yanlısı şirketler acaba sevinmişler midir? Kitap ve iç tefriş, peysaj ihalelerini kimler alır sizce? İnşaat ihaleleri gerekirse yurt sathında kime verilir? Bazı yerlerdeki vakıf bina ve arazilerinin bu maksatla devirleri söz konusu mudur? Oysa bunları eğer gerekliyse hakikaten, belediyeler tatlı bir rekabet içinde zaten zamana yayarak yapabilirlerdi. Üstelik bildiğimiz kadarıyla iktidar ve muhalefet olsun çeşitli belediye merkezlerinde zaten bu tür benzeri mekanlar ve uygulamalar var…
Asıl sorulması gereken sorular şunlar olabilir; Bunların denetimi kimde olacak? MEB ’nda mı, Gençlik ve Spor Bakanlığında mı, Kültür Bakanlığında mı? Diyanet İşlerinde mi, yoksa hepsi birbiriyle koordineli mi yapılacak? Düşünülen asıl proje sorumlusu hangi kurum?

Yoksa önce aceleyle bir karar verilip, kervan yolda mı dizilecek? Yani proje bir başlasın gerisi Allah kerim mi, deniliyor? En iyimser ihtimalle toplumun zaten hiç kitap okumadığı, bilgisiz bırakıldığı, kültür düzeyinin hızla gerilediği, yoksa beyin göçünün hızlandığı görüldü de bir müdahale çığlığı mı bu? Yani artık ders alındı ve milleti hızlandırılmış bir şekilde bilinçlendirmek için hükümet tekrar farklı bir adla (Köy değil İlçe Enstitüleri) ilçe odaklı köy enstitüleri uygulamalarına mı gidiliyor? Acaba bazılarınca sürekli haksızca suçlanan o CHP döneminde doğru işler de yapıldığının yeni mi farkına varıldı?

İşi gücü olmayanlar için bizce özellikle de bedava çay kek uygulamaları, ücretsiz gazete ve kitaplar vs. de dikkate alındığında, buraları gece gündüz çok kalabalık yerler haline de gelebilir … Düşünün içeriye çok pejmürde kılıklı biri girmek istiyor ki bazen böyle olacağına garanti verebiliriz; o şahsa “bir dakika, böyle giremezsin” mi denecek? Yoksa mahalle sakinlerine özel bir giriş kartı mı verilecek? Ya işsiz güçsüz genç yaşlı insanlar gelip içeriye dadanırsa? Ee, nede olsa bedava kafe…

Genç öğrenciler ya o gürültüden dolayı ders çalışamazlarsa? İçeride eğer hafifçe bir şeyler çalacaksa bu, halk ve klasik batı müziği mi, pop mu, yoksa arabesk müzik mi olacak? Kitaplar acaba Fesli’linin mi, Ortaylı’nın mı olacak? Hükümete yakın olanların kitapları mı yoksa olmayanlarınkiler mi raflarda yer alacak? Mesela orada raflarda yeterli sayıda Atatürk’ün Söylev’i ya da onun Yurttaşlık Bilgisi kitabı veya Afet İnan’ın Medeni Bilgiler kitabıyla onun bütün Söylev ve Demeçleri gibi önemli kitaplar bulunacak mı?

Zaten geçtiğimiz süreçte tarihimiz ve kültürümüz de neredeyse ikiye bölünmedi mi? Peki kim karar verecek bütün bunlara? Merkezden talimat mı gelecek? Çayı kim yapacak? Kek 24 saat nereden gelecek? Yeni istihdam alanları mı söz konusu? İşsiz kütüphanecilere mi, işletmecilere mi bir iş imkânı bu? Bu mekanlara taşeronluk mu geliyor, sözleşmeli işçi mi alınacak yoksa memur mu atanacak? Buralara gelecek olan gençlik hangisi, kindar nesil mi diğerleri mi, yoksa hepsi mi? Kimler gelir sizce?

Sorgulamadan kaynaklanan bu sorular abartılar zinciri değildir. Çağdaşlaşma yönündeki toplumsal değişim-gelişim ise ciddi bir iştir, doğru yönde yapılmalıdır . İçişleri Bakanlığı resmi verilerine göre 919 ilçemiz var. Mahalleler de dikkate alınırsa bu rakama ilave olarak 32.052 kıraathane daha gerekiyor. Hele köyleri de buna katarsak 18.333 adet daha ilave etmek gerekir. Yani eğer ciddi bir iş yapılacaksa, toplamda 50 bin civarı bir kıraathane açılmasından söz ediyor olabiliriz. Ama eğer hükümetin bahsettiği gibi sadece ilçeleri esas alırsak, o zaman 24 Haziran sonrası sadece yaklaşık bin adet mekânın hemen açılması gerekiyor.

Ayrıca burada koskoca bir ilçeye sadece bir adet kıraathane açılmasından bahsediyoruz. Mesela 250 bin nüfuslu Şişli ilçesini ele alırsak buraya sadece bir adet kıraathane yapılması yeterli olur mu? Ya da mesela Ümraniye’yi ele alalım. 699 bin nüfusu var. Buraya da normal olarak bir adet Millet Kıraathanesi açılacak. 200 metrekarelik bu kıraathane birkaç şehir büyüklükte bir nüfusu olan söz konusu ilçede kaç kişiye yetebilir ki? Çok göstermelik kalmaz mı? İstanbul’da düşük nüfuslu ilçeler bile 100 ila 200 binden fazla insana sahip. 200 metrekarelik bir mekânda içeride bu nüfustan en fazla kaç kişi aynı anda bulunabilir ki? Bizce 40-50, ya sizce? Geriye kalanlar ne olacak? Bu mekânı ilçelere ve mahallere yaptığınız zaman peki köyler ne olacak, bunlar göz ardı edilirlerse bu adaletsizlik olmaz mı?

Ayrıca söz konusu “Devleti Aliyye’nin ulufesi” gibi bir anda ve oldukça yüzeysel olarak ortaya atılıveren bu “Millet Kıraathanelerinin” ne olduğundan ziyade, bizce projenin zaman içinde nereye doğru gideceğine de bakmalıyız. Bunu anlamak için ise sanki mevcut göstergelere bakmak yeterlidir. Her şeyden önce bugüne kadar gördüğümüz uygulamaları dikkate alırsak bu kıraathanelerde, kadın-erkek bir arada olabilir mi? Yani açılacak bu mekân acaba sizce kendi kendilerini yönetebilecek kızlı erkekli çağdaş bir gençlik kulübü ya da lokali gibi falan olabilir mi? Gece ne olacak? Buralarda hangi gazeteler, dergiler, kitaplar bulundurulacak; THY ’ndaki uygulama mı yapılacak? Peki projenin ana felsefesi, maliyeti, etkinliği, verimliliği kamuoyunda yeterince sorgulanmış mıdır? Ağır mali yük nedeniyle acaba bu proje daha ziyade, mahalli yönetimlere mi bırakılsa?
İşte Millet Kıraathaneleriyle ilgili bu tür sorular, daha da çoğaltılabilir?
Bu günlerde bir anda tartışılmaya dursun, ordumuz bu konuyu “Kışla okuldur!” bilinci içinde, köy enstitüleri uygulamalarından alınan esinle yaklaşık 20 yıl önce tartışıp milli bünyesinde denemiş ve model olarak seçtiği bazı birliklerinde ve aile lojmanlarında “kültür merkezleri” adıyla hem tavanın hem de tabanın desteğini almıştır… (Devam edecek) …

*Üç bölümlük bir yazı dizisi şeklinde düşündüğümüz ve bu yazımızı takip edecek sonraki iki bölümün konuları olan “Er Gazinolarının Kültür Merkezleri Haline Dönüştürülmesi (Tıklayınız)” ve “Köy-Mahalle-Aile Kültür Merkezleri (Tıklayınız)” gibi sosyal değişim projelerini ortaya tam koymadan bu konunun sağlıklı olarak tartışılamayacağını söyleyebiliriz

Gerçek Gündem, “Değişim mi Değişimcilik mi”, 2 Mayıs 2018. https://www.gercekgundem.com/yazarlar/cihangir-aksit/262/degisim-mi-degisimcilik-mi