Ünlü ekonomist dolar gerçeğini yazdı! 'Sert hareketle yükselmesi için...'

Ekonomist Meriç Köyatası, "Faiz kararından bir gün önce Cumhurbaşkanımız bir kez daha AİHM’in son aldığı kararı takmayacağını açıkladı. Bu bile esasında para piyasalarında döviz kurunun sert hareketlerle yükselmesi için başlı başına bir neden." dedi.

Ünlü ekonomist dolar gerçeğini yazdı! 'Sert hareketle yükselmesi için...'

Merkez Bankası (TCMB), politika faizini 200 baz puan daha artırarak yüzde 15’ten yüzde 17’ye yükseltti. Banka, Murat Uysal’ın yerine Naci Ağbal’ın atanması sonrasında geçen ay da faizi 475 baz puan artırmıştı.

Yeniçağ'da yer alan habere göre; Gazeteci ve ekonomist Meriç Köyatası, Merkez Bankası’nın faiz kararının ardından ekonomideki gerçeğe ilişkin bir analiz kaleme aldı.

“Ekonomi öyle bir ithalata bağımlı hale geldi ki, Nasreddin Hoca bile şaşkın” diyen Köyatası, “Önümüzdeki bir yıl içinde dövizin hiç artmayacağını varsayacak ve Türk Lirasına yüzde 7 reel faizi cazip bulacak… Bizim mahallede buna “ölme eşeğim ölme” derler… Para piyasası cambazlarının keriz silkeleme operasyonuna dikkat diyorum” ifadelerini kullandı.

Aynı zamanda Doğru Parti Genel İdare Kurulu üyesi olan gazeteci Meriç Köyatası’nın Facebook hesabından paylaştığı analiz yazısı şöyle:

"MİLLET YİNE ÖPÜLÜYOR… PİYASADA KERİZ SİLKELEME OPERASYONLARINA KARŞI DİKKAT… İŞSİZLERE, DAR GELİRLİLERE, MUTFAĞI İDARE ETMEYE ÇALIŞAN EV KADINLARINA, İŞÇİLERE, MEMURLARA, EMEKLİYE, ÇİFTÇİYE, ESNAFA, AYAKTA KALMAYA ÇALIŞAN İŞADAMLARINA GÜÇ VE KUVVET DİLİYORUM. HEPİMİZ BİR AVUÇ İMTİYAZLI ZÜMREYE ÇALIŞIYORUZ.

Merkez Bankası, faizleri 2 puan artırdı. Faiz lobisinin ve sıcak paranın savunucuları, para piyasasının cambazları sevinç içinde. Ben bu yazıyı yazdığım saatlerde, dolar 7.85’lerden 7.58’e, Avro da 9.50’lerden 9.24’e geldi.

Hatırlarsanız Kasım ayının başında Hazine ve Maliyeden sorumlu Bakan damat Berat Albayrak Bey istifa etmiş, Cumhurbaşkanı yeni bir acı reçete ve faiz artırımından söz etmiş, göreve gelen yeni Merkez Bankası Başkanı da faizleri 4.75 puan artırmıştı.

Faizler 5 puan artınca, dolar ve avro birkaç gün için düşmüş, sıcak paracı piyasa cambazları alkış tutmuştu. O tarihlerde yazdığım bir yazıda, “Türk ekonomisi faiz artışıyla düzelecek bir noktada değil. Sıcak paracılar ve piyasa cambazları bir süre sonra sizin enflasyonunuz da yüzde 14 değil, daha yüksek deyip yeni bir faiz artışı diye baskıda bulunacak. Piyasa cambazları keriz silkeleme adı verilen operasyonla milletin elindeki dövizleri ucuza toplayacaklar. Döviz kuru yine artacak” diye yazmıştım. Bu yazılanlar aynen oldu.

Döviz kurundaki düşüş birkaç gün sürdü ve tekrar artmaya başladı. (4 Kasım 2020, 9 Kasım 2020 ve 14 Kasım 2020 tarihli Facebook yazılarım arşivde duruyor. Arzu eden bakabilir.)

24 Aralık 2020 itibariyle faizler 2 puan daha arttı, döviz kuru yine düştü. Peki bundan sonra ne olur? Hiçbir şey değişmez. Bir süre sonra döviz yine artmaya başlar. Sadece Türk milleti, biriken iç borç stoku nedeniyle sıcak paraya ve devlete borç veren servet sahiplerine 38 milyar lira daha fazla faiz öder.

Ekonomi karmaşık bir konudur. Fazla rakamlara girmeden çok basitçe açıklamaya çalışayım.

Faizi belirleyen birçok etken var. Bunların en etkililerinden biri o ülkeye ve o ülke yönetimine duyulan güvendir. Türkiye’nin dış dünya ile ilişkilerinde, hukuk ve demokrasi karnesinde değişen bir şey var mı? Evet var. Durum daha da kötüye gidiyor. Faiz kararından bir gün önce Cumhurbaşkanımız bir kez daha AİHM’in son aldığı kararı takmayacağını açıkladı. Bu bile esasında para piyasalarında döviz kurunun sert hareketlerle yükselmesi için başlı başına bir neden. Sıcak para cambazları, şimdilik bu açıklamayı görmezden geliyor. Hele Avrupa şu Noel tatilinden bir çıksın, ben de onları göreceğim.

Faizi ve döviz kurunu belirleyen daha bir yığın etken var hepsine girmeyeyim. Ama birkaç tanesini sıralayayım. Kararı siz verin.

Türkiye’nin dış borcu azalmış mı? Devlet ve özel sektörün toplam dış borcu 428 milyar dolar olarak yerinde duruyor.

Peki Türkiye’nin döviz rezervleri ne alemde? Merkez Bankasının rezervleri son 6 ay içinde artı 130 milyar dolardan eksi 50 milyar dolara düştü.

Döviz artarken, ihracatımız ve turizm gelirlerimizin artmasını bekleriz. Peki artıyor mu? Ortada duran bu dış borucumuzu rahatlıkla ödeyecek dış kaynak gelirimiz var mı? Ne gezer. Ekonomi öyle bir ithalata bağımlı hale geldi ki, Nasreddin Hoca bile şaşkın. İhracatı artıralım derken, ithalatı daha fazla artırır duruma düştük. Zaten korona nedeniyle bizden mal alan ülkelerin talebi azaldı. Üstüne üstlük yine korona nedeniyle Turizm gelirleri de yerlerde sürünüyor.

Dış borç ortada, Merkez Bankası rezervi ortada, ihracat ve turizmin durumu ortada… İki puanlık faiz artışı ile döviz kuru düşer diye düşünüyorsanız size pembe rüyalar.

Döviz kuru ve faizi belirleyen etkenlerden biri de enflasyon ve bütçe açıkları…

Mevcut enflasyonumuz yüzde 14. Ancak vatandaş bu enflasyona inanmıyor. Bağımsız enflasyon araştırması yapanlar da, çarşıya pazara çıkan vatandaş da yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu inancında.

Tamam haklısınız. Faiz geçmiş enflasyonla değil, gelecek enflasyon beklentisinden etkilenir. Merkez Bankası gelecek yıl için yüzde 9.4 enflasyon beklentisi içinde. Şimdi faizi yüzde 17’e çıkardı ve reel faiz de yaklaşık olarak yüzde 7 civarında. Bu bir ülke için çok kötü bir rakam. Bunun neden kötü olduğunu birazdan anlatacağım. Ama önce içeride Türk Lirasına yüzde 7 reel faiz ile Türkiye’nin yurt dışı piyasalardan dövizle borçlanma faizini karşılaştıralım.

Dünyada itibarı olan ülkeler için faiz oranları eksi seviyede. Genel olarak ülkeler, doları yüzde yarım faizle borçlanıyor. Türkiye yurt dışından borçlanırken dolara yüzde 6 oranında faiz ödüyor. Doları Türkiye’ye yurt dışında yüzde 6 gibi vahşi ve ballı faizle veren yabancı finans çevreleri, Türkiye’de Merkez bankasının yüzde 9’luk enflasyon beklentisini kabul edip Türk lirasına verilen yüzde 7 reel faize gelir mi? Kafanız karışmasın. Burayı biraz daha anlaşılır kılmak için bazı rakamları tekrarlayacağım.

Yabancılar, ya da Türkiye’de mevduatını dövizde tutan tasarruf sahipleri, önce önümüzdeki yıl Türkiye’de yüzde 9 enflasyon olacağına inanacak… Önümüzdeki bir yıl içinde dövizin hiç artmayacağını varsayacak ve Türk Lirasına yüzde 7 reel faizi cazip bulacak… Bizim mahallede buna “ölme eşeğim ölme” derler… Para piyasası cambazlarının keriz silkeleme operasyonuna dikkat diyorum.

Daha bitmedi… Faizin ve enflasyonun geleceğini belirleyen faktörlerden bir tanesi de kamu açıkları. Yukarıda dış borçtan bahsettik, ama devletin iç borç ve dış borcundan hiç söz etmedik. Devletin borç stoku 1 trilyon 934 milyar lira. Bunun 1 trilyon 108 milyar lirası iç borç. 826 milyar lirası da döviz karşılığı dış borç. Devletimiz bu borçları ödeyip borç stokunu azaltıyor mu? Hayır. Borç stoku her yıl artıyor. Bu yıl da artacak. Bu bir öngörü değil. Bütçede öyle yazıyor. 2020’de 180 milyar lira olan bütçe açığının önümüzdeki yıl 245 milyar lira olacağını 2021 yılı bütçesine yazdılar. Eksiği olmaz fazlası olur. Yani devletin borç stoğu artacak. Bu durumda enflasyon düşer mi? Devletin borç talebi devam ettikçe 2 puanlık faiz artışı piyasa cambazı faiz lobisini memnun eder mi? Şimdiden söyleyeyim. Yetmez, yine faiz artırın diyecekler.

Devletin borç stokunun 1 trilyon 934 milyar lira olduğunu yazmıştık. 2 puanlık faiz artışı, bu borçların ödenmesi için Türk milletinin 38 milyar lirasının daha, borç verenlere aktarılacağı, milletin daha da fakirleşeceği anlamına geliyor.

Peki kardeşim, ekonominin durumu bu. Sen olsan ne yaparsın diye soracak olursanız… Bu hükümetin teknik olarak alacağı hiçbir karar kalmadı artık. Çünkü, devletin yapısını ve ekonomiyi bu denli bozan, bu saatten sonra artık düzeltemez. Demokratik yollardan siyasi iktidarın değişmesi gerekir.

Peki, siyasi iktidar değişse, yeni gelenler faizi artırmaz mı? Elbette kısa vadede yapılması gereken şeylerden biri faizi artırmaktır. Ancak faizi artırırken beraberinde alınacak bir yığın teknik karar var. Bunlardan ilk akla gelen birkaç tanesi… Devlet borcunu azaltan, ihracatı artıran, devlette şatafatlı harcamaları kısan, adil bir vergi reformunu devreye alan, üretimi teşvik eden politikalara ihtiyaç var.

Faizi 2 puan artırdık. Halkımız mecburen mevcut devlet borçları için, 38 milyar lira daha fazla ödeyecek. Devlet olarak faizi artırırsan, karşılığında bazı harcamalardan vazgeçmen gerekir. Biz buna alternatif maliyet diyoruz. Peki borç faizine bu parayı öderken hangi harcamalardan vazgeçeceğiz?

Geçmediğimiz köprü, kullanmadığımız yollar, kullanmadığımız havaalanları için, vatandaşını müşteri gibi gören şehir hastaneleri için dövizli garantili ödemelerden vaz mı geçeceğiz? Bu kadar ballı börekli ihalelere rağmen beş müteahhit ve benzerlerine 128 kere vergi affı ya da harç indirimi yapmaktan vaz mı geçeceğiz? Gelişmiş ülkelerde 10 bin tane makam aracı varken sayıları 200 bini bulan lüks makam araçlarından, uçak filosundan vaz mı geçeceğiz? Yooo, doğalgaz, mazot, benzin, elektrik zamları ne güne duruyor? Artan faiz ödemelerini o zamlarla karşılarız olur biter…

Faiz artış kararının, para piyasası dışında reel ekonomiye, bankalara borucu olan kişi ve şirketlere ve bankalara nasıl etki edeceğini daha yazmadım bile.

İşsizlere, dar gelirlilere, mutfağı ve evi idare etmeye çalışan ev kadınlarına, işçilere, memurlara, emekliye, çiftçiye, esnafa, ayakta kalmaya çalışan işadamlarına güç ve kuvvet diliyorum. Hepimiz bir avuç imtiyazlı zümreye çalışıyoruz."

Etiketler
Dolar 7 TL AİHM Faiz Para Döviz