'Poşet 25 kuruş değil , KDV ve ÖTV'si de var!'

Poşetlerin 25 kuruş olmasıyla birlikte tartışmalar da sürüyor.

'Poşet 25 kuruş değil , KDV ve ÖTV'si de var!'

GazeteDuvar'dan Önder Algedik, marketlerde 25 kuruşa satılan alışveriş poşetlerini değerlendirdi.

Algedik, "Sadece poşet değil, her şeyden devlet katılım payı alacak. Madeni yağdan 50 kuruş alınacak parası geri dönüşüme değil Bakanlık bütçesine gidecek. Araba lastiğinden 2 TL alınacak ve bu para Bakanlık’a gidecek. 20 kilogramlık bir aküden 10 TL alınacak ve bu para da Bakanlık’a gidecek" dedi.

İŞTE O YAZI:

Geçen hafta iktidar “poşet 25 kuruş olacak” diye bir torba kanunu lanse etti. İki günde geldi, bir günde komisyonda tartışıldı ve ertesinde meclise havale edildi.

Kimse o kanunun neden torba olduğunu, neden 7-8 kanunu değiştirdiğini, neden bir kanuna bir kelime çekip başka bir kelime sokularak kanun yapılamayacağını konuşamadı.Sayıları sevmeyiz. Matematiği hiç sevmeyiz. Ama aslında sayıları da matematiği de sevmek için çok nedenimiz var. En basitinden hayatı anlamak için şart.

Siyaset ise sayıları değil tekrarları, söylemleri, ezberleri sever. İki sayıyı birbirine bölmek akıllarına gelmez ama toplumu bölmek çok kolaydır, her gün yapılır. Aynı şekilde her gün iyi şeylerle kötü şeyleri çarpıştıranlar sayılara gelince çarpmaktan kaçarlar.

Bu anlattıklarım o kadar yakın bir zamanda ve herkesin gözü önünde oldu ki.

Geçen hafta iktidar “poşet 25 kuruş olacak” diye bir torba kanunu lanse etti. İki günde geldi, bir günde komisyonda tartışıldı ve ertesinde meclise havale edildi. Kimse o kanunun neden torba olduğunu, neden 7-8 kanunu değiştirdiğini, neden bir kanuna bir kelime çekip başka bir kelime sokularak kanun yapılamayacağını konuşamadı. Hatta ülkenin atık politikasına dair bir düzenleme yapıyorken tasarının ekinde koca bir analiz, rapor vs. bekledi, onu bile bulamadı. Ortada 3-4 tane rakam vardı ama durum fenaydı.

TBMM çatısı altında sayıların ne kadar politik olduğunu görüyorsunuz. Hele başkanlık sistemi gibi her şeyin bir akılda toplandığı durumlarda daha da politikleşiyor. Mesela kanun teklifinde Türkiye’de yılda 45 milyar poşet kullanıldığını ve kişi başına 450 poşet anlamına geldiğini bakanlık yetkilisi söylüyor. Bakan yardımcısı sonra da halkı suçluyor ve şöyle diyor:

“Çünkü bunlar, biliyorsunuz, poşeti kullanıyorlar insanlarımız, atıyorlar ve çöplüklerimiz poşetle doldu, denizlerimiz poşetle doldu, Karadeniz’deki bütün dereler poşetten geçilmez hâle geldi.”

Bakan yardımcısı bunları söylerken yanında hiçbir çalışma getirmemişti. Devletin bu konuda hiçbir raporu yok muydu? Bakanlıktan gelirken yanına sadece iki sayı mı vermişlerdi. Yolda bunları bölmek bile aklına gelmemiş miydi? 45 milyar poşeti 450’ye bölseydi poşet kullanan insan sayısını bulacaktı, 100 milyon. Böylece bu ülkede doğmamış çocuğun bile poşet kullandığını dikkate alan bir torba kanun olduğunu anlayacaktı.

Sadece bu mu? 45 milyar poşeti 25 kuruş ile çarpsa ortada 11,25 milyar TL para toplanacağını görecek. Biraz daha hesaplasa bu paranın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2019 bütçesinin neredeyse beş katı olduğunu görecek.

SORGULAMAYAN MATEMATİK OLMAZ

Ama asıl sorun sayıları sorgulanmadan hiçbir şey olmadığı. Bakanlık yetkilisinin 45 milyar adet dediği sayıya dönersek, buradan toplam poşet ağırlığını bulabiliriz. 20 gram gibi bir rakam aldığımızda 900 bin ton gibi bir rakam olacak. 2016’da 3,1 milyon ton plastik ambalaj malzemesi üretildiğini bakanlık verilerinden biliyoruz.

Bakanlık o gün bu bilgiyi vermiyor ama biz vatandaş olarak biliyoruz. Bu hesaba göre 900 bin ton naylon poşet çok değil mi? 2016’da 500 bin tondan az plastik atığın geri dönüştüğünü biliyoruz. Yani 2,5 milyon tondan fazla plastik ambalaj malzemesi doğaya oradan da gıdamıza karışıyor. Diyelim ki paralı poşet ile kullanımı çok düştü? O poşet günün sonunda yine çöpe, doğaya gitmeyecek mi?

POŞET 25 KURUŞ DEĞİL, KDV VE ÖTV’Sİ DE VAR!

Bitmedi, poşet ücreti konusunda Ek-Madde 14 çok ilginç:

“Plastik poşetlerden kaynaklanan çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla plastik poşetler satış noktalarında kullanıcıya veya tüketiciye ücret karşılığı verilir. Uygulanacak taban ücret 25 kuruştan az olmamak üzere Bakanlıkça oluşturulacak komisyon aracılığı ile belirlenir ve her yıl için güncellenir.”

Buradan poşetin 25 kuruş olmadığı, daha pahalı olduğu sonucuna varıyoruz. Zaten poşetin fiyatı neredeyse 25 kuruş. Ama tasarının ekinde “Geri kazanım katılım payı tutarı” diye bir şey daha tanımlı. Poşet için istenilen katılım payı ise 15 kuruş. Bu durum biraz garip değil mi?

Burada açıkça yazılmasa bile devlet üreticiden poşet için ücret almasını ve üstüne de 15 kuruş kadar katılım payı almasını istiyor. Yani poşeti ücretli yapıyor ki kendisine de neredeyse bir malın KDV ve ÖTV’si kadar para kalsın istiyor. Poşet üreticisini geri dönüşüme değil, Bakanlığın tahsildarlığına zorluyor.

GERİ DÖNÜŞÜM YALANI

Sadece poşet değil, her şeyden devlet katılım payı alacak. Madeni yağdan 50 kuruş alınacak parası geri dönüşüme değil Bakanlık bütçesine gidecek. Araba lastiğinden 2 TL alınacak ve bu para Bakanlık’a gidecek. 20 kilogramlık bir aküden 10 TL alınacak ve bu para da Bakanlık’a gidecek. Çünkü Bakanlık şöyle diyor: “Geri kazanım katılım payı ve poşet ücretinden elde edilen gelirlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hesabına yatırılması ve bütçeye gelir kaydedilmesi.” Yani para geri dönüşüme değil bakanlığın daha fazla kömür, HES, otoyol projesi ve ÇED’e onay vermesine, imara aykırı binalarla barışılmasına, yoksulların evlerinin yıkılmasına harcanacak.

Torba kanunda tek sorun bu değil. Diğer maddeler de bunun kadar kötü ve mantıksız hesapsız. Mesela 89 bin MW kurulu gücü olan ve bunun en fazla 48-49 binini kullanan ülkede 40 bin MW atıl kapasite varken göllerin üstüne güneş paneli kurmayla ilgili bir madde var. O konu da bir matematik ve sorgulama işi.

Sayılar candır, sayıların hikayelerini bilmek, onların ilişkilerini bilmek candır. Hele sorgularsanız o sayılar size koca bir pencere açar. Basit bir bölme, basit bir çarpma sizlere poşetin paralı olmadığını, o poşetler üstünden koca bir bakanlığın politikalarını finanse edileceğini gösterir.

Sayıları sevmek, sorgulamak, çarpıp bölerek elde edilenleri düşünmek bizleri daha güzel sonuçlara götürür. Bunu bildiği için iktidarlar düzgün raporlar hazırlamaz, veri üretmez. Bunu siyaseten tartışmadığımız için de kimse sayıları çarpıp bölmez.

Gördüğünüz gibi, sayılar feci politiktir, tıpkı poşetler gibi.

Not:
– Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 21 Kasım gece yarısı TBMM genel kuruluna geldi. Bu yazı hazırlandığı sırada görüşmeler daha bitmemişti.

Konuya dair detaylar burada derli toplu var: https://350ankara.org/poset-parali-olmuyor-doga-ve-toplama-odetiliyor/

Etiketler
Poşet