'Türkiye ekonomisi spekülatif saldırılara açık'

Döviz kurları 1 günde nasıl yüzde 2-3 oranında dalgalanabiliyor? Bu dalgalanmanın sonuçları nelerdir? Prof. Erol Taymaz merak edilenleri yanıtladı.

'Türkiye ekonomisi spekülatif saldırılara açık'

Döviz kurları 1 günde nasıl yüzde 2-3 oranında dalgalanabiliyor? Bu dalgalanmanın sonuçları nelerdir? Prof. Erol Taymaz merak edilenleri yanıtladı.

Birgün'den Namık Alkan'ın röportajı şöyle:

ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Taymaz, döviz kurlarındaki değişkenliğin Türkiye ekonomisinin spekülatif saldırılara açık olmasından kaynaklandığını söyledi. Ekonomi yönetiminin öncelikle tutarlı ve istikrarlı bir politika uygulaması gerektiğini anlatan Taymaz, uzun dönemde ise üretkenlik temelinde büyüyen bir ekonominin gerekliliğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Erol Taymaz, döviz kurlarındaki yükselmeyi, olası sonuçları ve ekonomi yönetiminin yapması gerekenleri BirGün’e anlattı.

► Döviz kurları neden yükseliyor? Bize yurttaşların anlayabileceği açıklıkla anlatabilir misiniz?

Döviz fiyatı, yani 1 doların kaç TL olduğunu belirleyen birkaç etken var. İlk etken, üretkenlik artış oranlarındaki farklılık. Bir ülkede üretkenlik artış oranı ticari ilişkide olduğu diğer ülkelerden daha yavaş artıyorsa, o ülkede döviz fiyatı artar, yani o ülkenin parasının değeri (diğer paralar cinsinden) düşer. Türkiye için söyleyecek olursak, Türkiye’deki üretkenlik artış oranı düşükse, TL’nin değeri düşer. Bu etki ancak uzun dönemde gözlemlenebilir.

Türkiye’de bir gün içinde döviz kuru %2-3 oranında değişebiliyor, bu oran yıllık üretkenlik artış oranına yakın. Bu nedenle döviz kurunda kısa dönemdeki değişiklikleri üretkenlik değil, başka etkenler belirliyor. Kısa dönemdeki değişiklikleri kısa dönemli döviz arzı ve talebi belirliyor. Döviz arzı ülkeye döviz girişi demek. Döviz girişini sağlayan ihracat, yabancı sermaye yatırımları ve borçlanma. Döviz talebini, yani ülkeden döviz çıkışını sağlayan da ithalat, yabancı sermaye çıkışları ve borç ödemesi. İhracat ve ithalatı bir kenara koyarsak (çünkü bu kalemleri günlük düzeyde etkilemek kolay değil), kısa dönemde döviz kurundaki değişimleri belirleyen portföy yatırımı dediğimiz yabancı yatırımlar ve borçlanma dinamikleri. Buna “sıcak para” da deniyor, çünkü bu tip para kısa dönemli kâr peşinde olduğu için çok hızlı hareket ediyor, hızla gelip hızla gidebiliyor.

Kısa dönemli gelen paranın kâr elde edebilmesinin iki yolu var (kâr elde edemeyecekse gelmiyor): faiz oranları ve döviz kurunda beklenen değişme. Faiz oranınız diğer ülkelere göre yüksek ise daha fazla döviz geliyor.

Benzer şekilde döviz kurunun artacağı bekleniyorsa, yani TL’nin değer kaybedeceği bekleniyorsa, hem yabancılar, hem de yerleşikler ellerindeki değer kaybedecek varlığı, yani TL’yi satıp, değer kazanacak varlığı, yani doları almak isterler. Herkes bunu yaparsa, yani herkes TL satıp dolar almak isterse TL hızla değer kaybeder, böylece beklentiler de gerçekleşmiş olur.

Bu durum, serbest piyasa ekonomisinin doğal sonucu. Buna “spekülatif saldırı” da deniliyor. Bir varlığın değerinin azalacağı yönünde bir belirti oluşursa, herkes bu gerçekleşmeden o varlığı satmaya çalışıyor, çünkü buna ilk başlayan kazanıyor, sona kalan kaybediyor. Fakat burada spekülatif saldırının durduk yerde oluşmadığını, sadece buna yatkın olan ülkelerde yaşandığını söyleyelim. Bu biraz yırtıcı hayvanların avlanmasına, sürüdeki en zayıf hayvana saldırılmasına benziyor.

Peki, bir ülke bu tip duruma nasıl düşer? Büyük ölçüde ekonomi politikasındaki hatalar sonucu. Örneğin kendi parasını değerli tutmak için döviz kaynaklarını azaltırsa, paranın değerini korumak zorlaşır, ülke bu tip ani döviz artışına açık olur. Türkiye’deki durum da buna benziyor.

► Bir ekonomide döviz kurlarının yükselmesinin sonuçları neler olur?

Dövizin artışının ilk sonucu, ithal ettiğiniz her şeyin daha pahalı olması, bunun da enflasyonu artırıcı bir etkide bulunması, sabit gelirlilerin reel ücretinin düşmesi. İkinci önemli etkisi, döviz borcu bulunan herkesin TL cinsinden borcunun artması. Geliri TL, borcu döviz cinsinden olan herkes kaybeder. Döviz borcu olan firmalar iflasa sürüklenebilir, firmaların bir kısmı iflas ederse, bunlara borç veren diğer firmalar ve bankalar etkilenir. Ülke bir bütün olarak döviz borçlusu olduğu için ülkenin de geliri düşmüş olur. Uzun dönemde ise, ihracat daha kârlı olduğu için ihracat bir miktar artabilir, fakat sektörel düzeyde ihracattaki artış, o sektörün kullandığı ithal girdiye bağlı. Eğer ithal girdi oranı yüksekse, girdilerin de maliyeti arttığı için ihracat etkisi daha az olur.

Son olarak, dövizdeki dalgalanmanın belki dövizdeki artıştan daha önemli olduğunu söyleyelim. Dövizin inip çıkması ve gelecekteki değerinin tahmin edilememesi çok büyük bir belirsizliğe yol açar, bu da tüm ekonomik faaliyetler üzerinde, özellikle ekonomik büyüme açısından belirleyici önemde olan yatırımların azalmasına yol açar. Ekonomik ortamda belirsizlik fazla ise yatırım yapılmaz, yatırım olmazsa ekonomik büyüme gerçekleşmez.

► Döviz kurlarının yükselmesi karşısında ekonomi yönetimi ne yapmalı?

Yukarıda belirttiğim gibi bir ülkenin spekülatif saldırılara açık olması büyük ölçüde uyguladığı politikalardan, daha doğrusu politikasızlıktan kaynaklanıyor. Bu nedenle öncelikle tutarlı ve istikrarlı bir politika uygulamak gerekli. Uzun dönemde ise üretkenlik temelinde büyüyen bir ekonominiz olmalı. Türkiye çok uzun bir dönem, dünya ekonomisindeki koşulların da etkisiyle büyük oranda borçlandı, bu süreç aslında döviz kurunun düşük olmasına ve dolayısıyla ithalatın ucuz olmasına yol açtı. Fakat bu borçlar üretken yatırımlarda kullanılmadı. İlke olarak, büyüme oranınız ödediğiniz reel faizden düşükse, borçlanma sürdürülebilir değildir. Üretkenlik artışı sağlayamıyorsanız, üretken yatırım yapmıyorsanız büyüme oranınız da yüksek olmuyor, yani borçla büyümenin de sonuna geliyorsunuz.

Burada tabii ülkenin geneli için olumlu olacak politikalardan bahsediyoruz, yoksa mevcut durumdan kazananlar, bu nedenle mevcut durumun değişmemesini isteyenler de var. Bu nedenle “ne yapmalı?” sorusunu aslında “kimin için ne yapmalı?” diye düşünmek gerekli.

► Döviz kurlarının yükselişine bakmasak olur mu?

Tabii olur, bu bir tercih meselesi. Her gün döviz kuruna bakmak zorunda değiliz. Fakat döviz borcumuz veya döviz hesabımız olmasa da, hayatımız boyunca döviz ile herhangi bir işlem yapmasak da, döviz kurundaki değişimlerin etkisi her gün karşımıza çıkıyor. Hemen her gün duyduğumuz benzin fiyatı, doğal gaz fiyatı bu kadar arttı, haberlerinin arkasında döviz kuru var. Tabii bir de bir ara ödemek zorunda olduğumuz yüz milyarlarca dolarlık borç var.

Peki, bir ülke bu tip duruma nasıl düşer? Büyük ölçüde ekonomi politikasındaki hatalar sonucu. Örneğin kendi parasını değerli tutmak için döviz kaynaklarını azaltırsa, paranın değerini korumak zorlaşır, ülke bu tip ani döviz artışına açık olur. Türkiye’deki durum da buna benziyor.

Etiketler
Saldırı Türkiye Türkiye ekonomisi Urla Döviz