Kadını birey olarak görmeyen bir zihniyetle yönetiliyoruz'

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü ve İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, 17 Şubat 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun’un, demokrasinin ilk adımı ve çağdaşlığa açılan kapı olduğunu söyledi.

Kadını birey olarak görmeyen bir zihniyetle yönetiliyoruz'

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü ve İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, 17 Şubat 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun’un, demokrasinin ilk adımı ve çağdaşlığa açılan kapı olduğunu söyledi.

Moroğlu, “Medeni Kanunumuzun 94. yıldönümünde ülkeyi yönetenler başta olmak üzere, laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi kadın erkek eşitliğini bir demokrasi meselesi olarak dikkate almaya, kadını birey olarak gören zihniyetin yerleştirilmesine destek olmaya ve sahip çıkmaya çağırıyorum” dedi.

Nazan Moroğlu, Medeni Kanun’un kabulünün 94. yılı dolayısıyla Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Laikliğin, kadın ve erkek eşitliği için önemine dikkat çeken Moroğlu, Medeni Kanun’la kadınların erkeklerle eşit yurttaş konumuna geldiğini vurgulayarak “Atatürk’ün önderliğinde ulusal egemenlik temelinde kurulan Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan hukuk devriminin ilk akla gelen yasası Medeni Kanun’dur. Evlilik yaşı kuralı getirildi, erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tekeşlilik ve evlilik birliğinin resmi nikâh ile kurulması kabul edilmiştir. ‘Erkeğin boş ol’ demesiyle boşanma yerine hâkim kararıyla boşanma, kız ve erkek çocuklara eşit miras payı gibi kurallar kadın haklarının güvencesi olmuştur. Medeni Kanun, çağdaşlığa açılan kapı, demokratikleşmenin ilk adımı olarak hukuk devriminin temel taşıdır” diye konuştu.

‘HAKLAR GERİ ALINIYOR’

Kadın sorunlarına kararlılıkla çözüm üretecek bir bakanlık olmadığını dile getiren Moroğlu, “Son yıllarda, kadını sadece anne rolü ile sınırlayan, kadının en önemli kariyeri anneliktir diyerek kadını birey olarak görmeyen bir zihniyetle yönetiliyoruz. 1990 yılında kurulan Kadın Bakanlığı da kaldırıldı, önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı oldu. Sonra yeni Cumhurbaşkanlığı yönetim şeklinde de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na dönüştürüldü. Kadın sorunlarına kararlılıkla çözüm üretecek bir bakanlık yok. Ne yazık ki kadın haklarının geri alınmakta olduğu dönemden geçiyoruz” dedi.

Laiklik ilkesinin son yıllarda göz ardı edildiğini söyleyen Moroğlu şunları kaydetti: “Ülkeyi yönetenlerin uygulamalarına baktığımızda farklı bir bakış açısını görüyoruz. İşte bu bakış açısıyla, laik hukukun simgesi ve ülkede hukuk birliğinin yaşama geçirilmesini sağlayan Medeni Kanun’a müdahale ediliyor. 2017 yılında Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle sadece bir dinin mensupları açısından resmi nikâh kıyma yetkisi düzenlendi, laik hukuk ihlal edildi. Müftülere evlendirme memuru sıfatıyla resmi nikâh kıyma yetkisi verilmesini Medeni Kanun’dan vazgeçiş olarak görüyorum.”

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde Prof. Dr. Bedri Gencer’in, Elazığ depreminin ardından afetleri çocuk evliliklerinin yasaklanmasına bağlamasına tepki gösteren Moroğlu, “Çocuk evliliğini savunanlar Medeni Kanun’u yok saymaktadırlar. Çocuk yaşta yapılan evlilikler büyük oranda kız çocuklarını olumsuz etkiliyor, onların eğitimden ve haklarından yoksun kalmalarına neden oluyor ve bir toplumsal sorun olarak kararlı çözüm getirilmesi gerekiyor. ‘7 yaşında kızlar evlendirilebilir’, ‘kadının yeri evidir, çalışması ne gerekir’, ‘kadının en önemli kariyeri anneliktir’ denilerek kadının ‘kaç çocuk sahibi olacağına, nasıl doğuracağına, kahkahasına’ kadar siyasete malzeme yapılıyor. Kadın erkek eşitliği yoksa, demokrasiden ve sürdürülebilir kalkınmadan söz edebilmek mümkün değil” diye konuştu.