Ahmet Takan: Bu cümleler niyetlerinin ne olduğunu bir kez daha faş etti!

Ahmet Takan, Erdoğan'ın İnsan Hakları Eylem Planı'nı değerlendirdiği yazısında, "Yine bizden olanlar ve olmayanlar ayrımcılığı… Oysa insan hakları evrenseldir. Keyfiliğe hiç ama hiç açık değildir…" ifadelerini kullandı.

Ahmet Takan: Bu cümleler niyetlerinin ne olduğunu bir kez daha faş etti!

Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'nı köşesinde değerlendirdi.

Ahmet Takan, "Planı”ın en kritik cümlelerine tane tane de bakalım; -“Her gördüğümüz çiçeğe su vermeyeceğiz.” -“Dikene su vermek zulüm.” İşte bu cümleler, “plan”ın çöp olmasına yetti!.. İşte bu cümleler, her “reform” dediklerinde gerçek niyetlerinin ne olduğunu bir kez daha faş etti!.. Yine bizden olanlar ve olmayanlar ayrımcılığı… Oysa insan hakları evrenseldir. Keyfiliğe hiç ama hiç açık değildir…" ifadelerini kullandı.

Ahmet Takan'ın yazısının ilgili kısmı şöyle oldu:

“9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içeren bir belge…”

Kitabın tam ortasından söyleyeyim;

Çöp oldu!..

O yüzden, hiiç zahmet edip de uzuun uzun maddeleri tekrar tekrar okumaya, acaba sonu ne olur diye kafa yormaya gerek kalmadı.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın hazreti propmpter’den okuduğu “İnsan hakları eylem planı”ndaki çelişkileri madde madde ortaya dökmeye de gerek yok. Dünün doğruları ile bugünün yanlışları, dünün yanlışları ile bugünün doğruları arasında dedektiflik yapmak, “İşte bak dün bunları söylüyorlardı, yapıyorlardı, bugün de tam tersi” diye sayfalar dolusu yazmak da boşa enerji harcamak
olur. Sarayın altın kuralıdır; prompter’da okunan prompter’da kalır!..

★★★

Aslına bakarsanız; “İnsan hakları eylem planı”, AKP iktidarının yaptıkları ile mücadele planı gibi. Ama inandırıcılığı ilk günde patladı. Açıklamayı dinlerken, bugünlerde ABD’de yürütülen Türkiye karşı kampanyaları hatırlayarak, “Biden’a çiçek paketi” yorumunu yapmıştım kendi kendime… Herhalde, Tayyip Erdoğan yine aradığını bulamayacak. Çünkü, sarayda birileri prompter’a diken sokmuş. Hem de en irisinden. Azz sonra arz edeceğim…

★★★

“Bu kaçıncı reform” diye artık klişe haline gelen eleştirilere ve onların karşılaştırmalarına da girmeyeceğim…

Hazreti prompter’dan dökülen satırlara iyi bakarsanız, tüm bunların Tanzimat Fermanı’ndan bu yana anayasalarımızda ve hatta kanunlarımızda aynen mevcut olduğunu kolaylıkla görürsünüz. Anayasa’ya uyan var mı?.. Yok… Kanunlara uyan var mı?.. Yok!.. Ne var?.. Keyfilik!.. Hem de alabildiğine… Hem de en acımasız şekilde, işine geldiğince…

★★★

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, allayıp pulladığı, “İnsan hakları eylem planı”nı açıklarken ne demişti;

“Medeniyet müktesebatımız bize, adaletin yerini bulmasının çok hassas bir dengeye bağlı olduğunu anlatıyor. ‘Bir çiçeğe az su vermek onu kuruturken, fazla su vermek de soldurur’ gerçeği, adaletin kuyumcu titizliğiyle uygulanmasını gerektiriyor. Ayrıca öyle her gördüğümüz çiçeğe su vermeyeceğiz. Susuzluktan boynu bükülmüş bir çiçeğe su vermek adaleti yerine getirmek olurken, dikene su vermek zulüm anlamına gelebiliyor.”

“Planı”ın en kritik cümlelerine tane tane de bakalım;

-“Her gördüğümüz çiçeğe su vermeyeceğiz.”

-“Dikene su vermek zulüm.”

İşte bu cümleler, “plan”ın çöp olmasına yetti!..

İşte bu cümleler, her “reform” dediklerinde gerçek niyetlerinin ne olduğunu bir kez daha faş etti!..

Yine bizden olanlar ve olmayanlar ayrımcılığı…

Oysa insan hakları evrenseldir. Keyfiliğe hiç ama hiç açık değildir…

Ne demek, “her gördüğümüz çiçeğe su vermeyeceğiz”?.. Çiçekleri birbirinden nasıl ayırt edeceksiniz?.. Az su verilecek çiçekle, çok su verilecek çiçeği nasıl seçeceksiniz? Kim veya hangi mekanizma tarafından seçilecek bu çiçekler?.. Kriterleriniz ne?.. Size göre kim diken, kim çiçek?..

İnsan haklarının ruhunu kavrayamadığınız bir kez daha ilan ettiniz!..

İnsan hakları evrenseldir… O evrensellik ve kurallar hak ettiğinde dikene de su vermeyi şart koşar. Size batsa da, canınızı yaksa da…

Belki de hazreti prompter’a teşekkür borçluyuz…

Sayesinde, bu sefer erken ayıktık!..

Etiketler
Ahmet Takan İnsan hakları