Mızrak çuvala sığmıyor

AYM gerilimine piyasalar da kilitlendi. Dolar kuru, dün gün boyu 7,95’lik rekor seviyelerde gelişmeleri takip etti. İktidar medyası ekonomik yıkımın üstünü siyasi krizlerle örtmeye çabalasa da mızrak çuvala sığmıyor.

Mızrak çuvala sığmıyor

AYM gerilimine piyasalar da kilitlendi. Dolar kuru, dün gün boyu 7,95’lik rekor seviyelerde gelişmeleri takip etti. İktidar medyası ekonomik yıkımın üstünü siyasi krizlerle örtmeye çabalasa da mızrak çuvala sığmıyor.

İktidar bloku ile Anayasa Mahkemesi arasındaki gerginlik ekonomi gündemine de yansıdı. Son olarak Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu kararını İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin hukuksuz biçimde tanımaması piyasalardaki gerilimi de tırmandırıyor. Ülke her alanda uçuruma sürükleniyor, ekonomi ise başı çekiyor.

İktidar medyası ekonomik krizin sorumluluğunu Anayasa Mahkemesi'ne omuzlarına yüklerken, Türkiye'nin yıllardır artarak süren kırılganlıklarını derledik.

Resmi veriler dahi gerçeği gizleyemiyor.

Rezervlerin dış borca oranı giderek düşüyor

Merkez Bankası’nın rezervlerindeki erime sık sık gündeme geliyor. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri son 15 yılın gerisine indi. 2005 yılında 44,8 milyar dolar olan döviz rezervleri ekim ayında 41,4 milyar dolar seviyesinde. Döviz kurunu sabit tutabilmek adına rezervler yarı yarıya azaltıldı. Yine de kurdaki yükselme engellenemedi.

Merkez’in döviz rezervleri azalırken var olan rezervler de swaplar aracılığıyla dolduruluyor. Temmuzda brüt rezervin 58,7’si swaplardan oluşuyordu. Ağustosta yüzde 76,4’e yükseldi.

Döviz rezervlerinin dış borca oranı ise giderek azalıyor. 2013 yılında her 100 dolarlık dış borca karşılık 28,6 döviz rezervi varken artık 9,8 döviz rezervi bulunuyor. Rahip Brunson krizinde bu rakam 15,3'dü.

SİYASİ RİSKLER EKONOMİYİ ZORLUYOR

AKP iktidarı ekonomideki tüm kırılganlıkların üstünü siyasi krizlerle örtmeye çalışıyor. Doğu Akdeniz’de artan gerilim, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı’nda Türkiye’nin takındığı pozisyon, ABD seçimlerinde Biden’ın kazanma olasılığının yüksekliği, Ege’de Yunanistan’la yaşanan adalar krizi, Libya İç Savaşı’nda Türkiye’nin doğrudan taraf haline gelmesi, bölgede ilişkilerin pozitif olduğu tek bir ülkenin kalmaması son olarak Suudi Arabistan, BAE ve Fas’ın Türkiye’den gelen mallara uyguladığı ambargo ekonomik kırılganlıkları artırıyor. İçeride ise MHP ile girişilen ortaklığın iktidarı zorlaması, Anayasa Mahkemesi ile yaşanan gerilim, azalan oy oranları, erken seçim dedikoduları AKP’nin ekonomiyi yönetirken karşısına çıkan önemli zayıflıklar olarak okunuyor.

HEM KÜÇÜLÜYOR HEM CARİ AÇIK VERİYOR

Ülkede ekonomik büyüme dönemlerinde cari fazla verirken bu yıl ekonomi küçülüyor ancak buna rağmen cari açık da büyüyor. Geçen yıl ekonomi küçülürken cari denge 8 milyar dolar fazla vermişti. Bu yıl ise ekonomi küçülmesine rağmen Ocak-Eylül arası cari açık 26,4 milyar dolara ulaştı.

TL’deki değer kaybının yarattığı eleştirileri rekabetçi kur söylemleri ile kapatmaya çalışan ekonomi yönetiminin iddiaları da suya düştü. Dolar fırlıyor ama ihracat beklentilerden daha az artıyor. İlk sakiz aylık döneminde dış ticaret açığı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 69,9 artarak 19 milyar 426 milyon dolardan, 33 milyar 4 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde ihracat ise yüzde 12,9 azaldı.

DIŞ BORÇ VERİLERİ 2001'DEN KÖTÜ

Ülkelerin kırılganlıkları ölçülürken en önemli dayanaklardan biri dış borç göstergeleri. Türkiye’nin dış borcu ise tarihinin en kötü dönemlerinden geçiyor. Bir yandan borcun finansmanını sağlayacak olan karlılık oranları bir yandan toplam gelir azalıyor ancak buna karşılık dış borç artıyor. Hal böyle olunca dış borcun GSYH’ye oranı giderek yükseliyor. O kadar ki, dış borç/GSYH oranı 2 yıldır 2001 krizi seviyesinin üzerinde.

Bu yılın ilk yarısının sonu itibariyle Türkiye’nin brüt dış borcu 421,8 milyar dolar. Bu tutar GSYH’nin ise yüzde 56,8’ine denk geliyor. 2001’in aynı döneminde Türkiye’nin brüt dış borcu 114,4 milyar dolardı. Bu tutarın GSYH’ye oranı ise yüzde 45,2’ydi. Dış borç hem oran hem de tutar olarak 2001’den daha kötü seviyede. Dahası GSYH hesaplama yöntemi bu süreçte 2 kez revize edildiği için dış borç oranı 2001’deki yöntemle yapılan hesaba göre daha küçük görünüyor.

Türkiye dış borç oranında sadece geçmişe göre kötü durumda değil, orta gelirli ülkeler arasında da rakiplerine fark atıyor. Dış borcun GSYH'ye oranında Türkiye 2019 itibariyle yüzde 57,1'le ilk sırada.

KREDİ BORÇLARI REKOR SEVİYEDE

Mart ayında ülkede patlak veren salgın devam eden ekonomik krizin boyutunu büyüttü. Geniş kesimler gelir kaybı yaşadı. Bu süreçte yurttaş borçlanmaya teşvik edildi. Normalleşme döneminin başında açıklanan ekonomi paketleri ile ucuz krediler dağıtıldı. Böylece piyasaya banka kredileri aracılığıyla para pompalandı.

Mayıs ayında 527 milyar lira olan tüketici kredileri ekim başı itibariyle yüzde 26 artarak 664 milyar liraya ulaştı. Tüketici kredilerinin içerisinde yer alan ihtiyaç kredileri miktarında ise ciddi artışlar yaşandı. İhtiyaç kredileri son 5 ayda yüzde 21 arttı. Mayıs başında 305 milyar lira olan ihtiyaç kredisi hacmi ekim başında 369 milyar liraya ulaştı.

Koronavirüs tedbirleri kapsamında sokağa çıkma yasakları ve alınan önlemler nedeniyle ülke ekonomisi haziran başına kadar kapalı kaldı. Bu süreçte dükkânını kapatan esnaf, masraflarını karşılamak için ticari kredilere yöneldi. Salgının en yoğun hissedildiği nisan ayından artışa geçen bireysel ve ticari krediler 7 ayda yüzde 25,1 arttı. Bireysel ve ticari kredilerin toplamı 1 trilyon 875 milyar 218 milyona çıktı. (Birgün)


Etiketler
Rekor