Hollywood sinemasında bir Türk kızı: Aslıgül Armağan

Londra'da aldığı tarih ve iletişim eğitimlerinin ardından Amerika'da sinema sektörüne adım atan Aslıgül Armağan, uluslararası yapımlarda senarist, yönetmen ve yardımcı yapımcılık görevlerini başarıyla yürütüyor.

Hollywood sinemasında bir Türk kızı: Aslıgül Armağan

Oscar ödüllü yönetmen Bryan Fogel’ın yapımcısı olduğu ve Cemal Kaşıkçı cinayetini konu alan The Dissident (Muhalif) adlı belgeselde yardımcı yapımcı olarak çalıştığını belirten Aslıgül Armağan, Sundance Film Festivali’nde ilk kez dünyaya tanıtılan yapımda görev almanın kendisi için son derece gurur verici olduğunu söyledi.

Küçük yaştan beri okumaya ve yazmaya meraklı olduğunu ve sinemanın kendisi için önemli bir iletişim aracı olduğunu dile getiren Armağan, en büyük hayalinin Türk hikayelerini, mücadelelerini, kültürünü ve bakış açılarını bir Türk sinemacı olarak dünya sahnesinde temsil etmek olduğunu vurguladı.

OSCAR'LI YÖNETMENİN YAPIMINDA GÖREV ALDI

1993 Ankara doğumlu olan ve İngiltere’de başlayan eğitim yaşamını Amerika’da sürdürerek önemli bir kariyer fırsatı yakaladığını dile getiren Aslıgül Armağan, “Tezimi teslim eder etmez masterımın ikinci senesini University of Southern California’da tamamlamak için Amerika Los Angeles’a taşındım. Sinema yolculuğum buraya taşınır taşınmaz başladı. Okurken aynı zamanda her dönem iki yerde staj yapıyordum. İlk stajlarım bağımsız filmlerin en büyük destekçilerinden biri olan Gunpowder & Sky ve George Clooney’nin yapım şirketi Smokehouse Pictures’da gerçekleşti. Bu şirketlerde öğrendiklerimle birlikte mezuniyetimden sonra İngiltere’nin başlıca yapım şirketi olan Working Title Films’in Los Angeles ofisinde ve endüstrinin en eski şirketlerinden biri olan MGM Studios’da çalışmaya başladım. Aynı zamanda Britanya Film ve Televizyon Sanatları Akademisi BAFTA’nın Los Angeles kolunun prestijli ‘Newcomers’ programına seçilerek dört senelik bu yetenek yetiştirme inisiyatifininin ilk ve tek Türk temsilcisi oldum. 2019 başında Oscar ödüllü senarist Akiva Goldsman’ın yapım şirketi olan Weed Road Pictures’da çalışmaya başladım. Daha sonra Oscar ödüllü yönetmen Bryan Fogel ile birlikte çalışma fırsatını yakaladım” diye konuştu.

KAŞIKÇI CİNAYETİNE IŞIK TUTUYOR

Tüm dünyada merak uyandıran ve İstanbul’da işlenen Cemal Kaşıkçı cinayetini konu alan Muhalif (The Dissident) belgeseli hakkında bilgi veren Armağan şunları söyledi: “The Dissident, Bryan Fogel’ın Oscar kazanan belgeseli Icarus’tan sonraki ilk projesi. Ekim 2018’de İstanbul’da gerçekleşen korkunç Cemal Kaşıkçı cinayetinin gerçek hikayesi. Ekibimizin çabalarıyla belgesel, Türkiye, İsviçre, Kanada ve Amerika’da gelişen birçok hikayeyi birleştirerek o gün neler olduğunu ve neden olduğunu bütün detaylarıyla gözler önüne seriyor. Ocak 2020’de Amerika’nın en büyük film festivallerinden biri olan Sundance’te yapımın ilk gösterimini gerçekleştirdik ve yapım, festivalin en iyi belgeseli olarak nitelendirildi. Pandemi dolayısıyla gecikse de belgeselimizin yıl sonuna kadar bütün dünyada gösterime gireceğinden ümitliyiz.”

SENARYO VE YÖNETMENLİK ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR

Bir Türk olarak uluslararası bir projede yardımcı yapımcı olarak görev almanın kendisi için çok büyük bir gurur kaynağı olduğunu söyleyen Aslıgül Armağan, senaryo yazarlığı ve yönetmenlikle ilgili çalışmalarını da sürdürdüğünü dile getirdi. Armağan, sözlerine şöyle devam etti:

“Karantina başladığından beri kendimi sonunda ilk ve tek aşkım olan yazarlığa verebildim. Şu anda senarist olarak birçok farklı yapımcı ve yönetmen ile çalışmalarım var. Mayıs ayında Women in Film ve IMDbPro tarafından düzenlenen ‘Curbside Shorts’ kısa metraj film yarışmasında kendim yazdığım ve yönettiğim SPIRAL adındaki filmim finalist olarak seçildi ve IMDB’nin web sitesinde gösterime girdi. Şu anda ruh sağlığı konusunu ele alan kısa metraj film üçlemesinin birincisini Eylül sonunda çekmek için ekibimle birlikte hazırlık yapıyoruz. Senaryosu bana ait, yönetmenliğini de Dilara Şenbilgin yapacak. Filmimiz küçük bütçeli bir gerilim filmi ve şizofreni hastalığını ele alıyor. Maalesef Hollywood’da şizofreni gibi ruhsal bozukluklar çok vurdumduymaz bir şekilde gösteriliyor ve bu durum, hastalıkları geçiren insanlara karşı korkunç bir ön yargıya neden oluyor. Neredeyse bir senedir senaryosu için profesyonellere danışıp hastalığı geçirenlerle konuşarak araştırma yapıyorum. En büyük ümidim, insanlara farklı bir bakış açısını göstermek. Filmi yurt içi ve yurt dışında birçok festivalde sunmak istiyoruz.”

Etiketler
Hollywood Londra Sinema