Aşkın ömrü 30 ay

ABD'nin Rutgers Üniversitesinde 30 yıldır aşkın kimyası üzerine araştırmalar yapan Dr. Helen Fisher'a göre, aşk en geç 30 ay içinde ömrünü tamamlıyor. İşte Fisher'in aşkın üç evresiyle ilgili teorisi!

Aşkın ömrü 30 ay

1- Şehvet Evresi (Temel İçgüdü Seks): İlk evrede seks dürtüsü ağır basıyor. İnsan çoğalma içgüdüsüyle hareket ediyor ve kiminle beraber olduğunu pek umursamıyor. Beğendiği herhangi biriyle birlikte olabiliyor. Karşı cinsin fiziksel özelliklerini çok da incelemiyor. Ancak aşkın etkisi biraz hafifledikten sonra partnerinin kaşına gözüne, vücuduna daha fazla dikkat ediyor.

2- Cazibe Evresi (Aşkın Gözü Kördür): İkinci evrede tüm dünya tek bir kişinin çevresinde dönüyor. Bu süreçte beyin yüksek miktarda dopamin hormonu salgılayarak sürekli heyecanlı olmanızı sağlıyor. Bu aynı zamanda sadece partnerinizle beraber olmak istemenize neden oluyor. İkinci evre evrim teorisine dayanıyor. Birileriyle bebek yapacak kadar yakınlaşmak için çaba sarf ediyorsunuz.

* Bu aşamada genç kızlar defterlerine defalarca aynı kişinin ismini yazıyor, aşıklar en yakın arkadaşlarından bile uzaklaşıp sadece sevdikleri kişiyle zaman geçirmek istiyor.* Seksin ön plana çıktığı bu dönemde cinsel bağlılık büyük önem kazanıyor. Bu yüzden partnerimizin bir başkasıyla sevişmesine düşüncede bile katlanamıyoruz.* İkinci evre en fazla 30 ay sürüyor. Fiziksel olarak daha fazlasına dayanılması mümkün değil. Bundan sonra daha sakin ve derin bir ilişki başlıyor.

3- Bağlılık Evresi (Aşk Öldü, Yaşasın Sevgi)* İkinci evrede partnerinizin hatalarını ve eksiklerini göremezsiniz. Her yaptığı mükemmeldir. Bu nedenle doğru insanla birlikte olup olmadığınızı ancak üçüncü evrede anlarsınız.

* Doğru insanla birlikteyseniz üçüncü evre çocuklarınızı yetiştireceğiniz dönemdir. Bu da tahmininizin aksine 60 yıl değil sadece çocuklar ergenlik çağına gelene kadar sürüyor.

* Üçüncü evreyi uzatıp mutluluğuzu sürdürmenin yolu ise ilk dönemin romantik anlarını hatırlamakta saklı.

Kendimize Benzeyenlere Aşık Oluyoruz

Helen Fisher, ilk evrede insanların çoğalma içgüdüsüyle hareket ettiğini ve karşı cinsin tipini çok da derinlemesine incelemediğini söylüyor. Ancak St. Andrews Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma kişinin kendisine benzeyen insanlarla beraber olmayı tercih ettiğini ortaya koydu. Jennifer Ariston-Brad Pitt ile Kate Winslet-Sam Mendes çiftleri bunun en iyi örnekleri olarak gösteriliyor.

Etiketler
Üniversite