'Bu ülke, emeklilerin bile çalışmak zorunda olduğu bir ülke!..'

Korkusuz yazarı Ümit Zileli, ekonomik durumumuzu özetleyerek, Türk insanının Avrupalılar gibi tatile gidemediğini anlattı.

'Bu ülke, emeklilerin bile çalışmak zorunda olduğu bir ülke!..'

Ümit Zileli, bugünkü "Eller yiyor içiyor, Türk milleti eli böğründe seyrediyor!.." başlıklı yazısında, "Yüzümün kızardığını hissettim!.. Bırakın emeklileri, bu ülkenin geleceği demek olan, daha hayata yeni başlayan kızlı, erkekli gencecik insanlar bile umutsuz bir şekilde hayatı seyrediyor yalnızca, ne yazık!.." ifadelerini kullandı.

İŞTE ZİLELİ'NİN O YAZISI

Yıllar sonra Alanya'ya gittiğimde haziran başlarıydı..
Henüz o Akdeniz'in bunaltıcı sıcakları başlamamıştı; hava şahane, deniz muhteşemdi… Sevgili askerlik arkadaşım Mustafa Gün'ün hemen kentin girişinde, deniz kenarında bulunan sevimli, dört dörtlük otelinde kaldık…


Alanya'nın neredeyse tüm otellerinde olduğu gibi, Mustafa'nın oteli de “her şey dahil” sistemiyle çalışan, müşterilerinin ezici çoğunluğu yabancılardan oluşan otellerden biriydi; İngiliz, Alman, Polonyalı, İsveçli, aklınıza gelen her türlü Avrupa ülkesinden gelen turistler… Daha ilk gün fazlasıyla dikkatimi çekmişti; tatile gelenlerin büyük çoğunluğunun yaş ortalaması neresinden baksanız 65-70 yaşın üzerindeydi!.. Geriye kalanlar da pek genç değildi aslına bakarsanız; ortalama 40-45-50'li yaşlardaydılar… Gençler ve çocuklar ise en az rastlanan turist türüydü!.. Bana ilginç gelen bu durumu arkadaşıma sorduğumda verdiği yanıt gayet basit ve doğaldı:
–Onlar emekli Avrupalılar!..


Geri kalanlar da genellikle işçi sınıfından çalışanlardı!.. Mustafa'yı dinleyince biraz da hasetle “Ohh, ne güzel valla, emekli maaşlarıyla gelip keyif çatıyorlar, bizimkiler ise bir sinemaya, bir lokantaya bile gitmeye hasret” deyivermişim!.. Mustafa, benim hayal kırıklığımı görünce anlattı:


–Bak, Avrupa'da daha alt katmanlar, yani işçi maaşları 2 bin Euro'dan başlayıp, kalifiye durumuna göre 5 bin Euro'lara kadar çıkabiliyor. Emekli maaşları ise bin Euro'dan başlayıp tırmanıyor… Bizim otellerimizin çoğunda “her şey dahil sistemi” mevcut. İşçilerin tercih ettiği dört yıldızlı otellerde ortalama günlük bedel 35-40 Euro civarında… Çarp 6.5 ile; 230 ile 260 TL arası!.. Bir hafta kalsa ödeyeceği miktar bin 600 ile bin 800 arası… Yani ortalama 250 Euro!..


-Gayet iyi anlamıştım!..

Ya bizim insanlarımız?..
Bir Avrupalı, ülkesinde yaşayamayacağı oranlarla Türkiye'de tatil yapıyordu!..
Üstelik, sabahtan akşama kadar yiyor, içiyor, beş kuruş ekstra para da harcamıyordu!.. Mustafa bizim insanımızla ilgili acı gerçeği de şöyle vurguladı:


–Kendi insanımız, Avrupalı için sudan ucuz olan bu fiyatlarla maalesef tatile gelmiyor, gelemiyor!..


Gelemiyordu, çünkü bir haftalık “sudan ucuz” tatil onun aylık maaşına denk geliyordu!.. O maaşla bizim emeklimiz, etin yüzünü görmeden, bir parkta belki bir simit yemek dışında hiçbir eğlencesi olmadan bir ömrü tüketiyordu!.. Daha da vahimi, yönetenlerin koyduğu prim miktarını tuttursa bile “çalışma günü sayısını” tutturamadığı için “emeklilikte yaşa takılan” yüzbinler vardı bu ülkede; diğer bir anlatımla açlığa, sefalete mahkum insanlar, bizim insanlarımız… O nedenle üretilmiş bir slogan da vardı bu ülkede:


–Mezarda emeklilik!..

Emekliler böyle ya gençler?..
Bu ülke, emeklilerin bile çalışmak zorunda olduğu bir ülke!..


İşsizlik, üniversite mezunu, yüksek lisans, iki yabancı dil filan da dinlemiyor artık!.. TÜİK verilerine göre her 4 gençten biri işsiz… Uzmanlara göreyse bu oran daha da fazla!.. CHP'li İlhan Kesici, bakın durumun vehametini nasıl açıklıyor:


–Her 4 kişilik ailede bir kişi işsiz… Ayrıca işi olup bunu kaybetme tehlikesi yaşayanlar da var. Ekonomi bu yıl yüzde 2.5 küçülecek. Bu demek oluyor ki bu yıl sonuna kadar 250 bin kişi daha işsiz kalacak!..


Kesici'nin söylediklerini okuyunca Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 2019 başlarında gayet beşuş bir çehre ile söylediklerini anımsadım:
–Bu yıl 2.5 milyon insan istihdam edilecek!..


Yüzümün kızardığını hissettim!.. Bırakın emeklileri, bu ülkenin geleceği demek olan, daha hayata yeni başlayan kızlı, erkekli gencecik insanlar bile umutsuz bir şekilde hayatı seyrediyor yalnızca, ne yazık!..


AKP'li Cumhurbaşkanı geçen gün konuşuyor, nasıl bir refah içinde olduğumuzu şu örnekle anlatıyordu:


–Evinde arabası dahi olmayan benim halkım, benim vatandaşım, bugün bırakın bir arabayı birçok yerde iki araba, evlerimiz de var…


Saray'dan bakılınca öyle görünüyordu demek ki!.. Sevgili kardeşim Murat Muratoğlu, Sözcü'deki köşesinde yazdığı “ Onun arabası var, güzel mi güzel” başlıklı yazısında şöyle diyordu:


–Hey gidi 90'lar… At arabalarıyla geziyorduk!..
Bu güzelim ülkeyi tarumar edenler utansın; eğer o duygudan birazcık kalmışsa!..

Etiketler
Ümit Zileli