Kur krizi halkı ne kadar yoksullaştıracak?

Ekonominin yılın geri kalanında küçüleceği beklentileri artarken, halkın geçen yıla göre yoksullaşacağı tahmini yapılıyor.

Kur krizi halkı ne kadar yoksullaştıracak?

Aram Ekin Duran/Deutsche Welle Türkçe - ABD ile Rahip Brunson krizi sonrasında dolar kurunun yalnızca iki hafta içinde 4,70 seviyelerinden 7 TL'ye tırmanması sonrasında, 2017 yılında yüzde 7,4 büyüme ile OECD birincisi olan Türkiye'yi gelecek aylarda zor günler bekliyor.

Eylül ayı ile birlikte 250 milyar dolarlık borcu bulunan özel sektörde iflasların ve işten çıkarmaların başlayacağı kanısı güçlenirken, enflasyonun da yüzde 20’ye dayanacağı öngörülüyor.

Dolar kurunun yıl sonuna kadar 6-7 TL bandında olması halinde, Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 10’a yakın küçüleceği ve kişi başına düşen gelirin de 10 bin dolardan 8 bin dolar civarına gerileyeceği hesaplanıyor.

Dünya ekonomisindeki yeri düşecek mi?
Türkiye, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ülkelerin Gayrisafi Yurt İçi Hasılaları (GSYİH) baz alarak oluşturduğu dünyanın en büyük ekonomi sıralamasında, 2017’de toplam 851 milyar dolarlık milli geliri ile 17'nci sırada yer alıyor.

Türkiye'nin önünde ise 1 trilyon 15 milyar dolar ile Endonezya ve 1 trilyon 150 milyar dolarla Meksika bulunurken, Türkiye’nin hemen arkasında ise 826 milyar dolar ile Hollanda var.

Ancak yaşanan kur krizi, büyümedeki yavaşlama ve yüzde 20’ye dayanan enflasyon sonrasında, Türkiye’nin 2018’de milli gelirinde kayıplar yaşanması bekleniyor. Bu durumda Türkiye, sıralamada en azından bir sıra geriye düşme ihtimali ile karşı karşıya.

Milli gelir ne kadar gerileyecek?
Geçen yıl yüzde 7,4 büyüyen Türkiye ekonomisi, 19 ülke ve Avrupa Birliği'nden (AB) oluşan G20 topluluğu arasında birinci sıraya yerleşmişti. Buna karşın Türkiye, aşırı borcu ve tasarruf eksiği nedeniyle gelişmekte olan ülkeler içerisinde dolar bazında küçülen tek ülke konumunda.

Son 5 yılda Türkiye'de kişi başına gelir 1.883 dolar azalırken, 2013'te 950 milyar dolar olan milli gelir, 2017’de 850 milyar dolara kadar geriledi. 2013'te 12 bin 480 dolara çıkan kişi başında düşen gelir ise 2017'de 10 bin 597 dolara düştü.

Türkiye’de 2018 için 1.603 TL olarak belirlenen asgari ücret de kur krizinden ağır darbe almış durumda. Yılbaşında dolar bazında 424 dolara karşılık gelen asgari ücret, bugün itibariyla 246 dolara gerilemiş durumda.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre, Türkiye’deki çalışanların yüzde 40’ı asgari ücretli. Bir başka deyişle ülkede yaklaşık 6 milyon insan geçimini asgari ücretle sağlıyor ve yaşanan kur artışı, asgari ücretlilerin dolar bazında gelirini yüzde 41 dolayında düşürmüş durumda.

“Halk yaklaşık yüzde 20 yoksullaşacak”
DW Türkçe’ye konuşan Ekonomist Mustafa Sönmez, 2017’de ortalama 3,67 seviyesinde olan dolar kurunun bugüne gelindiğinde 7 TL seviyesine çıktığına işaret ederek, “Bu da dolar bazında neredeyse yarı yarıya bir kayıp anlamına geliyor. Böylelikle kişi başına gelir de 10 bin dolar seviyesinden 7-8 bin dolar seviyesine gerileyecek. Üçüncü ve dördüncü çeyreklerde ekonomi küçülecek. Vatandaşlar bir yılda yüzde 20’ye varan oranlarda yoksullaşacak” diye konuşuyor.

Bugün yaşanan krizin etkilerinin henüz tam olarak ortaya çıkmadığına işaret eden Mustafa Sönmez, “Henüz fabrikalar kapanmadı, büyük işçi çıkarmaları olmadı, kamu harcamalarında çok sert tedbirler alınmadı. Yani yaşadığımız bu sert krizde, dev dalgaların kıyıya vuruşu biraz zaman alacak” değerlendirmesinde bulunuyor.

Bu süreçte döviz kazandırıcı faaliyetleri olan tekstil ve gıda gibi başat sektörlerin ihracat avantajı ile krizden ağır yara almadan kurtulabileceğini ifade eden Sönmez, ancak başta inşaat ve enerji olmak üzere ihracat değeri bulunmayan sektörlerdeki şirketlerin büyük tehlike altında olduğunu kaydediyor.

Şirketler üretimi düşürüyor
Yaklaşık 250 milyar dolarlık uzun ve kısa vadeli borcu bulunan Türkiye iş dünyası, son 20 günde kurlardaki tarihi artışın şaşkınlığını yavaş yavaş üzerinden atarak, krize karşı çözüm önerileri üretmeye soyunmuş durumda.

Kurun maliyetlerde yarattığı bozulma, Türk şirketler için en büyük sorun ve bu sorunun üretime giderek daha fazla yansıdığı gözlemleniyor. Bunun son örneği ise dünyanın önde gelen akrilik elyaf üreticilerinden Aksa Akrilik’ten geldi. Şirket, hafta başında hammadde fiyatlarındaki aşırı yükselme ve pazardaki daralmalar nedeniyle 16 Ağustos tarihinden itibaren üretim faaliyetlerinde yaklaşık yüzde 20 kapasite azaltımına gideceğini duyurdu.

Türkiye ekonomisinin üretim ve istihdamda en önemli sektörlerinden biri olan ve yılda yaklaşık 14 milyar dolar ihracat gerçekleştiren hazır giyim sektörü de önlem arayışında. Beş hazır giyim ihracatçı birliği ile 11 derneğin başkanları, yarın bir basın toplantısı düzenleyerek kur baskısına karşı ortak deklarasyon açıklayacak.

Dolar kurunda geri dönüş mümkün mü?
Öte yandan, Türkiye’nin mevcut kur krizini daha yumuşak atlatabileceğini düşünenler de var. Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, ABD ile yaşanan siyasi gerilimin giderilmesi halinde dolar kurunda geriye dönüşün mümkün olduğunu söylüyor.

Ancak TL’deki değer kaybının tamamıyla giderilmesinin şu aşamada mümkün olmadığını ifade eden Prof. Yazgan, “Kur stabilize olursa, ekonomik sistem kendini yeniden bu seviyeye göre ayarlamaya girişecek. Bu süreç sancısız olmayacak. Ama biz daha önce de Türkiye ekonomisinin krizlerde çok esnek ve hızlı olduğunu da biliyoruz” diye konuşuyor.

Türkiye ekonomisi için asıl sorunun piyasalardaki oynaklığın sona ermesi olduğunu kaydeden Prof. Yazgan, “Bu oynaklık dinmediği sürece, hem üreticiler hem ithalatçılar açısından fiyat oluşumunu sağlamak mümkün olmuyor. Bu da ticarette sorunlar çıkarıyor. Şu andaki en önemli sorun bu” diyor.

“2019’un ikinci çeyreğinde düzelme başlar”
Merkez Bankası’nın dün yaptığı hamlelerle kurdaki yukarı yönlü hareketin bir miktar engellendiğini dile getiren Yazgan, bundan sonrasında Merkez Bankası’ndan daha fazla adımların da gelebileceğini söylüyor.

Bu dönemde yüksek enflasyonun bir süre devam edeceğini ve ekonomide durgunluk görüleceğini kaydeden Prof. Yazgan, şunları söylüyor:

“Öte yandan ihracatın artmasıyla cari açık azalacak ve hatta belki cari fazlaya geçilecek. Önemli olan kurdaki dalgalanmayı sona erdirecek adımların atılması ve ekonomik sistemin bu yeni seviyeye doğru kendini hızla ayarlayabilmesi. Ben 2019’un ikinci çeyreğinden sonra Türkiye ekonomisinin yeni duruma adapte olacağı kanaatindeyim.”