Gazeteciler için OHAL sürüyor!

Türkiye'yi ziyaret ederek bakanlıklarla, CHP ve HDP liderleri ile görüşen Uluslararası Basın Enstitüsü heyeti üyeleri OHAL kaldırılmasına rağmen gazeteciler için OHAL koşullarının devam ettiğini belirttiler.

Gazeteciler için OHAL sürüyor!

Uluslararası Basın Enstitüsünden (IPI) bir heyet 5-7 Aralık 2018 tarihlerinde Türkiye’deydi.

Heyet Türkiye ziyaretinde, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının temsilcileri, CHP ve HDP liderleri, yabancı diplomatlar ve gazeteciler ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı ve Basın ve İletişim Başkanı ile de görüşmek isteyen heyete herhangi bir yanıt verilmedi.

Görüşmelere ilişkin Evrensel'den Meltem Akyol'un sorularını yanıtlayan IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stockford, Türkiye’de gerçekleştirdiği temaslarda gazetecilere özgürlük sağlanması ve bağımsız medyanın gelişmesi çağrısında bulunduklarını söyledi.

Stockford, OHAL’in kaldırılmasından bu yana basın özgürlüğüne dair herhangi olumlu bir gelişmenin yaşanmadığına dikkat çekerek, “Gazetecilerin aynı tutumla tutuklanmaya devam edileceğinden ve Murat Aksoy örneğinde olduğu gibi henüz çözüme ulaşmayan örneklerin devamından büyük endişe duyuyoruz” dedi.

CUMHURBAŞKANI YANIT VERMEDİ

Türkiye’deki temaslarda kimlerle görüşme gerçekleştirdiniz ve bu görüşmeler nasıl geçti?

Haftalarca süren iletişim çabalarımız sonucunda ne Cumhurbaşkanı ne de Basın ve İletişim Başkanlığındaki temsilcilerle görüşme adına olumlu bir sonuç alamadık. RTÜK ve Anayasa Mahkemesi geri dönüş yaptılar ancak programlarının doluluğundan ötürü görüşemeyeceklerini ilettiler.

Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarının İnsan Hakları Başkanlıklarıyla görüştük. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanı Hacı Ali Akgül ile olan toplantıda 7 Ağustos 2018’de benim şahsen gözlemci olarak katıldığım Berzan Güneş’in davasını gündeme getirdik. Güneş’in “örgüt üyeliği” ve “terör örgütü propagandası” ile yargılandığı davada aleyhte deliller arasında kanıt olarak yüzlerce kitabı arasından seçilmiş 5 yasaklı kitap ve Fehim Taştekin ve Robert Fisk’in paylaşımlarının Facebook sayfasında paylaşımı yer alıyor.

GAZETECİLER DURUŞMALARA GETİRİLMİYOR

Adalet Bakanlığı ile yaptığınız görüşmelerde hangi sorunları dile getirdiniz, bakanlık bunlara ne yanıt verdi?

Yargılandıkları mahkemelerden çok uzaktaki cezaevlerine gönderilerek duruşmaya fiziken katılımlarını engelleyen ve çoğunlukla Kürt gazetecilere özel olan bir tutumu fark ettiğimizin de altını çizdik. Bu durum aynı zamanda gazetecilerin aileleri ve hukuki danışmanlarına erişimi de çok zorlaştırıyor. Bu gibi mahkemeden uzakta tutuklu yargılanan gazetecilerin SEGBİS aracılığıyla katılımaya zorlandıkları ve Adalet Bakanlığı SEGBİS kullanımı verilerine göre de SEGBİS kullanımının geçtiğimiz yıllara göre kat be kat arttığını gözlemledik. Direktörümüz Barbara Trionfi, ayrıca Murat Aksoy davasını da toplantıda gündeme getirdi. Aksoy’un bildiğiniz üzere, bir seneden az kalan ceza süresi sebebiyle cezaevinden denetimlikli serbestlikle salıverilmesi bekleniyordu. Sayın Akgül de bizim bu konuda daha detaylı bilgi sağlamamız halinde konuya eğilebileceklerini ve kalan ceza süresinde bir yanlış hesaplama olup olmadığına bakabileceklerini söyledi.

Ayrıca AİHM kararlarının Türkiye’yi bağlayıcı olduğu konusunu da tekrar dile getirdik. Bu durumu Akgül de onayladı ancak AİHM kararları için de bir temyiz süreci olduğundan bahsetti. Ayrıca AİHM’in Mehmet Altan ve Şahin Alpay kararlarının yerel mahkemeler tarafından benzeri davalarda örnek teşkil edecek şekilde dikkate alınacağını da kaydetti.

İngiliz Büyükelçiliği’nde yapılan toplantıda İngiltere, Fransa, Finlandiya, İsviçre, Hollanda ve diğer bir çok ülkeden diplomatlarla bir araya geldik ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ile birlikte yürüttüğümüz kapsamla dava gözlem projemizin raporlarını paylaştık. Proje kapsamında Temmuz 2018’den bu yana çoğunluğu gazeteci davaları olmak üzere 80’i aşkın dava gözlemlendi.

Görüşmelerde, temsilciler Ankara ve İstanbul dışındaki gazeteci davalarına da giderek katılmaları konusunda çağrıda bulunduk.

Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye temsilcisi ile yaptığımız görüşmemizde, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün gerilemesinden ötürü Türkiye’ye sağlanan IPA fonlarının yüzde 60’ının 2019 yılında kesileceğini öğrendik. Hükümet tarafından kurulan Reform Eylem Grubu’nun AB ve AK tarafından talep edilen belli noktaları da ele alacağını ve bu noktalar arasında tutuklu yargılanan gazetecilerin serbest bırakılması ve medya özgürlüğünün tekrar sağlanması gibi konular olduğunu öğrendik.

CHP VE HDP İLE GÖRÜŞMELER YAPTIK

Muhalefet partileri ile de görüştünüz sanıyorum...

Muhalefet partileri ile olan görüşmelerimizde ise milletvekili ve meclis üyeleri olarak harekete geçmelerini ve bağımsız basının korumasında aktif rol almalarını talep ettik. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dan bu konuda, iktidara geldikleri takdirde özgür ve eleştirel basının restore edileceği yönünde sağlam bir söz aldık.

HDP merkezinde görüştüğümüz HDP Eş Genel Başkanı Sayın Sezai Temelli ve ekibi ile görüşerek özellikle Kürt medyasında çalışan gazetecilerin çektiği zorluklar üzerinde durduk ve görüşlerini aldık. Tutuklu gazeteci Nedim Türfent davasını konuştuk ve Türfent ve İdris Sayılğan için yürüttüğümüz kampanyayı anlattık. İki gazetecinin de avukatlığını üstlenen MLSA’dan Veysel Ok ve Barış Oflas yakın zamanda MLDI (Media Legal Defence Initiative) ile birlikte Sayılğan için AİHM’e başvurdular. IPI, Sayılğan’ın AİHM başvurusunu 3. Parti olarak desteklemektedir.

TÜM GAZETECİLER SERBEST BIRAKILMALI

Görüşmeler sonrası nasıl sonuçlar elde ettiniz?

Tüm görüşmelerimizde netlik kazanan OHAL’in kaldırılmasından bu yana basın özgürlüğüne dair herhangi olumlu bir gelişmenin yaşanmamış olmasıdır. Gazetecilerin aynı tutumla tutuklanmaya devam edileceğinden ve Murat Aksoy örneğinde olduğu gibi henüz çözüme ulaşmayan örneklerin devamından büyük endişe duyuyoruz. Murat Aksoy ve mesleki çalışmalarından ötürü tutuklanan diğer tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılması konusunda çağrımızı bir kez daha yineledik.

IPI olarak katıldığımız davalarda şahsen tanık olduğumuz durumların ve Türkiye hükümetinin hapiste gazeteci bulunmadığı yönündeki bariz inkarlarını kabul etmiyoruz. Türkiye’nin bir çok saygın hukukçu ve avukatları ile iddianameleri ve dava süreçlerini yakından incelemek adına birlikte çalışıyoruz. Adalet Bakanlığı’nın bazı davalar hakkında bizden bilgi istemesi ve davalar üzerine inceleme başlatılacağı yönündeki tavrını ve başlattığı bu diyaloğu olumlu karşılıyoruz. Umuyoruz ki, Türkiye artık medya üzerindeki baskısını kaldıracak ciddi ve belirgin adımlar atacak, halkın ihtiyaç ve hakkı olan dengeli, objektif bilgiye ulaşımını sağlayacak sağlıklı ve çoğulcu bir medya ortamını sağlayacaktır.

Etiketler
Bakanlık HDP Türkiye